ağzına sardığım kelimeler ateşten
konuştukça dilimde elma kokusu
başlayan günün gecesi tut elimden
alıp bu közü götür evine yeniden
isyana övgü
kalbinde kaside sağanak
gökyüzü çimen yeşili, yer yer damar
düşen her gölge silecek resmî tarihi
kahrımın karşısında bir nehir akacak
eskimez gülün hoyratlığı
inadına adaş
can çekişen ten kokusu
içi doldurulamayan cümle bahtım
her sabah çocuk adın
vitrinlerde etekleri uçuşan
kasım
getirecek ilkyazı
gittikçe genişleyen omzum
şişeler arası kaybolarak geceleri
her şeyi anlattı bana yeniden
porselen vazolara, kuruyanlardan kalan suya
uyurken okşadığım saçlara, yataksız vagonlara
ve her gece bir kere uzanıp öpüyorum yüzünden
sonra oradan, bir nasır daha beni terk ediyor
penceremden giren kuş itirafımı selama çıkarıyor
fakat ellerim vardı
sana uzanıyorum dilim sarmaşık
bak işte
izinliymiş pastaneler
yolcu yorgun
yollar akıp gitmiş penceremden
bir adın var orada
bir söz dizimi güz üzümü
bak işte
yaran var yaramda
bileğimi kanatıyor
aramızda aysız geceler
yetişmeliyim sana
arabalar üstümde
altımda koca şehir
bak işte
bazı satırlarda okunaksız yüzüm
edith piaf var, örneğin jorge luis borges
daha ne isterim
devrilmekten
sevgilim ayaklandı geliyor kahır
ve bak işte: vurdu beni mayıs.
Elzem
2021-02-23T10:40:06+03:00Hissiyatını bu denli içime işleten bu eseri övgüsü geçmek büyük haksızlık olur diye düşünüyorum, ardı ardına gelen kelimeler ve parça bütünlüğünü çok güzel sağlamışsın, Ruhuna Sağlık Sevim :)
Jean Valjean
2021-02-14T13:07:10+03:00Ne güzel ifadeler... Tebrik ederim.