Beden hareketi gerçekleştirdikten sonra zihin bunu duyumsuyor. Eylem başlayıp bittikten sonra kişi anlamlandırarak bir karar veya yorum yapıyor. Çoğu zaman eylem gerçekleşirken farkında bile olmuyoruz. Yani, kararını biz vermiyoruz, otomatik olarak zihnimizin ve etraftaki tüm seslerin yönetmenliğindeki direktifleri ile bir sahne içerisinde rolümüzü ifa ediyoruz. Özgür iradeden yoksun olarak...
Peki irade nasıl gerçekleşir? Yapmadığımızda. Durabilmeyi deneyimleyebildiğinde kişi ânın içerisinde var olur ve özgür seçimlerini gerçekleştirecek alanı yaratır. Zihin sana yine yapmasını istediklerini sunar, artık seçim sana aittir ve bir videoyu seyreder gibi seçimin sana ekranından izletilir. Bu noktada nasıl ki bir videoyu izleme iradesi elimizde ise kendi ekranımızdan izleyeceğimiz eylemleri seçmek de elimizde. Zihnin bu zamana kadarki, oluşturduğu kalıpları ile sunduklarının aldatıcılığına düşmediğimizde özgür irade gerçekleşmiş olur. Durmayı seçtiğimizde ise otomatik olarak gelişecek davranışlarımıza engel olmayı da seçmiş oluruz ve de yapabileceklerimizin neler olduğu önümüze serilir. Eyleme dökmeyi seçmediğimiz davranış biz olarak bildiğimiz ve aslında biz olmayan zihnin bir modifikasyonu ise o modifikasyonu tekrar bir tuğla ekleyerek güçlendirmek yerine yavaş yavaş yıkmaya başlarız. Bir başka deyişle: bize kodlanmış olan davranış kodunun harekete geçmesine engel olmuş oluruz. Ve de yerine müspet kutupta başka bir eylem gerçekleştirerek yeni bir kod yazmaya başlarız.
Bu, kişinin zihnindeki duvarları bilmesi ve onları yıkarak hayata yeni bir bakışla ve davranışla bakmayı seçme iradesi ile gerçekleşir.