Karaşın duyguların esiri, en kayıp hakikatin veziri
Olmak ve kalmak Mariana...
En asil ve tekdüze gökkuşağı, antik bir hükümet gibi kurulurken gökyüzüme, hala özgürüz Mariana.
Özgürüz, özgürüz, özgürüz!
Kesik kulaklı bir gizemin ayçiçekleri kadar özgürüz.
Âlâ!
Peki ya avuç içlerimizin kıyısındaki delikanlı uçurum?
Özgürüz Mariana, kulaksız bir zarftaki avuç çiçekleri kadar.
Âlâ!
O zaman neden mavilikler sızdırır masumiyetinden, incecik bileklerine bağlı saklı balonlara gülümser çocuklar?
Peki sahiden Sirkeci'de mi inerler orta ikiden ayrılan çocuklar?
Süsüne kaçılmamış dört karaşın ölüm için...
Ah Mariana... bilmezler; benim kalbimin rengi kara değil, akkordur!
Denizlerin ötesinde bir kara şair var, işte o bizi anlar.
Özgürüz, özgürüz, özgürüz Mariana!
Süzülüyoruz paslı prangalar ile o kızıl maviliklerde.
Kaç çocuk varsa gökte işte o kadar.
Kaç çocuk! Balonlarına meyilli jiletler var.
Kaç balon varsa gökyüzünde, işte o kadar.
Masumiyetinden mavilikler sızdıracaklar
Yalın ayak şiirlerin gecelerinde...
Özgürüz Mariana, ayçiçekleri kadar
Özgür ama mecbur
Özgür ama esir
Prangalar fakat özgürmüşçesine
Kara, kara, karaşın jiletler, kaç balon varsa gökyüzümde, işte o kadar.
Âlâ(!)...