Aklıma, vicdanıma, gönlüme sığmayan kimseyle iyi geçinme, hislerimi yada düşüncelerimi farklı gösterme, sırf zaman geçirmek için birini hayatıma dahil etme, kavramların hakkını vermeden o kavramların içine girme gibi bir derdim olmadı hiçbir zaman....Benim derdim hep hayatımın içinde olanlara karşı; onları incitmemeye, hassas noktalarına dokunup zedelememeye, bana ne zaman ihtiyaçları varsa gücüm yettiğince yetişmeye; yapılan şeyleri onlara sunulmuş bir lütufmuş gibi değil, değerli olduklarından yaptığımı bilmelerine önem gösterdim ve yaşamım boyunca bunlar oldu . Var olmak için sahtelik değil, yok olma pahasına sahicilikti isteğim. Tanıdık yada yabancı her kim olursa olsun, birilerinin yaşamlarına faydam olduğu sürece arttı benim insanlığım. Her noktasını en ince ayrıntısına kadar düşündüğüm davranışların, başkalarınca umursamazlığını görünce, gücenmek bile yakıştırılmadı çoğu zaman. Her güceniş biraz daha çatırdattı,her çatırdama kırılan yere yaklaştırdı.
Bilmek kolay; ama bildiğini anlamak zor. Hissetmeyen kimse anlamadı, anlayamayacak bu hisleri. Konuşulacak şeylerle, susulacak şeyler o kadar eşit ki şimdi birbirine. Zaman kocaman bir boşluk,sadece akıp giden. Saatlerce bir yere bakıp düşünmenin, bu kadar derine inmenin, herşey boşunaymış cümlelerinin nereye götüreceğini bilmeden nefes almak... Artık kimse için, hiçbir şey için değil sadece kendini ayakta tutabilmek için yaşamak...yaralıyı görüp de yaradan bihaber olanlar hor görürler yaralıyı? Görsünler. Yaralarım insanlığım, yaralarım hatıralarım, yaralarım hayal kırıklıklarım, yaralarım içime batan soluklarım, yaralarım.... kimbilir, belki birgün anlatırım !
Öz...E (2017)