Evet, evet her yanım klişe..
Her yanım bok, püsür...
Şiir falan da değil bu, düpedüz özür!
Evvala kendimden, sonra küçükken kaçırdığım o mavi muhabbet kuşundan, annemden, babamdan, ablamdan, oğlumdan, yağmurlarda ıslanan tüm insanlardan, gök gürültüsünden korkanlardan, kedilere fobisi olanlardan, var olduğum için Tanrı'dan, beyazdan, siyahtan ve sarıdan, niyet çektirilen tavşanlardan, Ali Lidar'dan, Şükrü Erbaş'tan ve Tolstoy'dan, patrondan ve yalaka sekreterinden, Gazze'deki çocuklardan, Arakan'daki çocuklardan ve tüm Afrika kıtasından, eski emektar arabamdan, o kırmızı arabadan ve trenlerden, bulutlardan, İtalyanca bilen ve bunu gizleyen tüm aşıklardan, aşktan...
Ve senden Kadın, senden...!
Gidip geri geldiğimde iyi ki döndün dediğin için...
Beni kimsenin sevmediği gibi sevdiği ve kimsenin öpmediği/öpemeyeceği gibi öptüğün için...
Kıskançlığım için...
Fevriliğim için...
Kazanova karakterim için...(karakterim batsın suyun dibine)
Yatağa dökülen binlerce saç telin için...
Onları toplayamadığım için...
Sana dünyadaki en güzel şiiri yazamadığım ve bu şiiri kendi sesimle okuyamadığım için...
Denizine tuz, okyanusuna damla olamadığım için...
Sessizliğim için...
Çenem düştüğünde çok konuştuğum için...
Mavi olduğum ve yeşiline haddim olduğunu düşündüğüm için...
Hadsizliğim için...
Gözyaşlarım için...
Gözyaşların için ve birden silmek zorunda kaldığın için...
Seninle dans edemediğim için...
Özgür olamadığım için...
Kadrini, kıymetini bilemediğim için çünkü kimse bilemezdi bir Tanrıça nasıl sevilir...
Ama demem lazım ki ben seni çok sevdim.
Özür dilerim ama beni affetme!
Valla lan affetme!
Affedilecek tek bir hücrem yok zira...
Sen beni affetme ama...