(Gördünse eğer güneşin doğuşunu 

düşünürsün, her şeyde bir başlangıç olduğunu 

Oysa ne ilk doğuşudur güneşin o an,

Ne de sensindir fecre ilk bakan.)


Tarihin seyrine akıl yetmiyor henüz,

Şanslıysa torunlarımız bir şeyler bilecek

Neden doğuyorsunuz ve neden bunca öldünüz

Ana rahmine düşmemiş çocuklar gösterecek. 


Yine de bırakalım her şeyi,

Sana ve bana gelelim hadi

Gözlerin nereye bakar bilmem

Soluğun nasıl kokar

Ellerinde ne var

Uğuldayan rüzgarda da hoşlanır mısın yürümekten 

Sen de üzülüyor musun bu aralar?

Saniye saniye tükenmekten

Yalnızlığa alışmakta mısın

Herkes aynı şeyi yaşamıyormuş gibi 

Yoksa kalabalık, gürültülü ayinlerde mi

Eksiltiyorsun kendini?


Yani pek de düşünmüyor değilim

Fransız Devrimi'nden beri nedir derdimiz

Seninle benim

Aşkı yeniden tanımlayamıyorum 

Modern sözcükler arıyorum 

Bulamıyorum 

Yalnızlık tanımlanabilir mi sanki

Arabesk şarkılardaki gibi

Zıddı olmayan şey var mıdır

Nasıl anlatayım kendimi 

Güzel, muteber aşklar içeren 

Şiirler yazamam ki

Hayır, seni hiç tanımadım ben.


Bulutlar dalgalanmış

Sular gölgelenmiş

Bir buğday ağacının altında 

Suçum belgelenmiş 

Şimdi kutsal günahlar işleyecek oluyorum

Her şey tercüme edilmiş,

Sakın, sakın seni de 

tercüme etmiş olmasınlar 

Modern zamanlara

Belki de ondan anlamıyorum

Fikrim fukara.


Ama keşke,

Şimdi gelsen ve 

Ve tırmansan ağacıma

Tütsülenmiş şarkılar söylemesen de

Yeniden yazsak her şeyi 

Bu kainatın anasını bellesek

Ki zaten biz kalmışız bir tek

Ve büyük bir keyifle 

tırnaklarımı söksen,

Doğsam sana 

doğsan benden 

Yeniden

Ve yeniden

Ve yeniden


Hayır, seni hiç tanımadım ben.