kan kusuyorum...
Beton yığınlarıyla dolu evlerde
Buğday taneleri henüz yeşerirken
Kış ortasında
Baharları bekliyorum...
Baharları bekliyorum
Kimsesiz, yalnız..
İçeriden bir ses tabi “haydi yemek hazır”
Sanki az önce yalnızlıktan ve kimsesizlikten bahseden “bana” inat
Bi ara dışarı çıkıyorum
O sert ve Çetin kış gününde
Toprağa basıyorum, eziyorum ayaklarımın altında
‘Tanrıya’ şükrediyorum..
Biraz ‘İsmet Özel’ vari bir ruha bürünüyorum...
Göğü göğsüme çekiyorum
Bir daha gün yüzüne çıkmayacakmışım gibi..
Aç gözlü ve doymak bilmez bir çocuk edasıyla
Bir tur dönüyorum etrafımda
Dünya benmişim gibi..
Vazgeçilmezmişim gibi..
Oysaki terkedilmenin acısını henüz atlatamamışken
Neydi bu?
Tekrar eve dönüyorum
Bir kaç odun parçası ve biraz ateş
Hepsi bu.