Sunulmamış bir nimette buğulanmış gözler,
yaldızlı bir hayatı sadece uzaktan izlemişsin görüyorum.
Görüyorum ki başkalarına adımla verilenler,
için yıllarca koşmuşsun.
Görüyorum bir evin olmamış,
yine de üzerine yıkılmış,
bir betonarmeden dostum,
sen de bir şeyler alacaksın.
Görüyorum ki sana verilmemiş bir selam borcum var, alacağın olsun, bahşedilse de almazsın. Görüyorum ki suyu kesmiş, yolları yoklamış durmuş başlar. Seslerini duyuramadığından sustun, kan kustun ya bu bir tek bende yükselmiş. Sanmışlar ki günler geçse de kalacaksın. Hak ettiğin her güneşi alacaksın. Görüyorum savrulmuşsun, kavrulmuşsun soğukla bir. Görmeyi istemediğin bir bekleyişi sana sundum. Dilerim hiç görmezsin.
Görüyorum ki sokağın yerle bir. Görüyorum ay görünmezdir yıkık evin eyvanlarında. Görüyorum adımlarını Antakya meydanlarında, yüzün ham meyvalarla bir. Görüyorum dağılmadan sis, seni bilinmez sanmışlar. Var oluşun durgunlaşırsa da aklımdaki sesle birsin, dilerim hiç silinmezsin.
Görüyorum ki son görmeler maden, öyle sanmalar cevher, iyi hissetmeler bir kesik bilekle bir. Varsaymak ne büyük zenginlikmiş meğer. Görüyorum ki dedikçe sinen bir hıçkırık oluyor görünmeyişlerin. Göğsümle bir. Seni son kez biz camın aksinden izlemiştim. Seni son kez bir koridorda gözlemiştim. Uzamaz bu yollar bilmişsin, düşünmeden girmişsin bir dehrin kapısı alnımda bir. Her iki günde bir, bir sokağın dibisin, var olduğun gibi yıkanmışsın, arınmışsın var olmaktan. Hiç gitmeyecek bir şehre kokusun şimdi, bir daha hiç gelmeyecek bir zamanda bir dokusun şimdi, ölümde mahzun kokusun şimdi.
Ardına dönüp bakınmış, ardında kalanlardan yakınmış gibisin şimdi. Ardında kalan benim direncimdir, ardında kalan direncim yıkılır gibidir anlarsın.
Görüyorum ki yutkunmuş cümle alem, yokluğu anlaşmak bilerek, var olmayan bir sesle kaynaşmak diyerek, ölümle kaynaşmak ne demek anlarsın. Sabahlara bırakılmayacak bekleyişte biz, kavrayıp sarmak melanet soyunu deyince biz, öyle saymak öyle olmayanı, sonsuza yedirmek yedikçe doymayanı. Boğazları ne iri. Tutmak ister kelepçemizi, yetmiyor esaretimiz, yetmiyor didindiğmiz. Onları sessizlikle taşlayarak biz, yeni sokaklar dikeceğiz kentimize. Bebekler gibi kanmışsın aşka dedikçe devrilir, tükendikçe dirilirim sanmıştım. Dirildikçe tükenirim değil.
Görüyorum ki artık beklemek bitmekle bir. Gelmeyecek demişler, dönmekle ilgili şiirleri nasihat bil. Ve dönme demişler. Bana da göm diyor aynı sesler. Yakılacak dirsekler kimin değil. Göğün yüzünde Türk beni gibi belirir yıldızlar bir bir, sokağı sana açarlar orada ilk, ilk dikilen ev senindir. Tek adımda alırsın istediğini, rüyaların en güzeli senin için gerçekleşir, kimsesiz değilsindir, değilsindir benim gibi. Alıştığın bilinir. Ben her kimsesiz kaldığımda seni sayacağım, seni burada sayacağım bir bir. Binbir çeşit bezeli halinle,
buradadır fikrin.
Görüyorum ki anlaşılmazsın. Görüyorum ki görülmez, sorsam sorulmazsın. Lanetler okuyup durduğumu bil, yalvarır gibi gelirse de biliyorum anlarsın. Yıkılmayan tek şey olmak ümidiyle bir ağaç yaktım, sokağındaki direkle bir. Hattın boğazında cengizlenen elektrikle ışıl ışıl parlarsın. Tozu görüyorsun, seni içinde ölçer tartar buluruz sanırsın. Seni bulunmaz ve bilinmez yapan nedir anlarsın, eğer dönüp de görebilsen ahlarını mahallenin, günahlarını mihrapta alemin, solgun bir gül gibi yakalanmış cenazenin omzu toprakla bir.
Yanmış, yaşama kanmış bu veda edişinde durgunluğum türedi bil.
Seni ölümle bildim sanmışsın.
Parlak yıldız,
gırtlağıma tıkanmışsın.