Şanssızım bugün sihirli değneğim yok. Hava açık da olsa çıkmaya izin yok. Ucuz kahvemi frappuccinoya çeviremem, bilgim ve aletim de yok. Masamda oturup insanları hayran bırakacak, kendimle övünecek ve bu lüks, başarılı hayatımın sıradan bir eylemi olacak kadar yeteceğim de yok. Ortalama dünyamı kabul etmemek ancak öfke ve tatminsizlik yaratır. Öyleyse ben buyum ve hiçbir şey.
Kaçırılan trenleri sadece kendinin kaçırdığını sanan kibirli insan sürüsünden sadece biriyim. Biriydim. Anlıyorum ki benden bir halt olmaz. Senden de olmayacağı gibi. Sorun aslında kimin ne halt olması gerektiğini tayin eden aile ve çevre, yani alışılmışlık, dayatılmış düzen farkında olmadan. O dayatanlara da başkaları dayatmış. Yani o kadar da bilinçli olmayabilir bu hudutbilmezlik. Kimse doktor, mühendis, bilim insanı astronot, şirket yöneticisi ya da başkbakan ya da bodrumda bohem yaşamıyla övünen dövmeci olmak zorunda değil. Sen hiçbir şey olmak zorunda değilsin. Başkaları sınırsız fakat senin yeteneklerin, öğrenme kapasiten ve asılı zamanın değil, üzgünüm. Yani varmak istediğin yere varamayabilirsin. Bu seni başarısız yapmaz. LOSER da yapmaz. Fanusun içinde değirmen çeviren deney hamsterı olmak yapar. Nereye gittiğini bilmeden koşturmak seni sonunda paralar. Paralanırsın. Herkes bir anlam yükler senin hayatına yaptıklarına ve bu aynı zamanla şu anlama da gelir ki; anlamsızlık da yükleme hakları olur o zaman.
Sen hiçbir şey kaçırmadın. Küçük ya da çok büyük değilsin. Kabullen. Şansını zorlama. Sahip olduklarınla sevin ve kaderi, şansını suçlama. Başkalarını suçlama. Kendini suçlama. İlla yarışacaksan kendinle yarış. Olanı kabullen. Kızma.
Çok da mühim değilsin. Unutma.