Ekspresyonizm, namıdiğer dışavurumculuk soyut sanat akımlarından biri. Resimde ünlü Çığlık tablosunun da tekniği. Soyut sanat akımları ilgimi çektiği için edebiyata nasıl yansıdığını merak ettim. İçinde on beş öykü olan bu kitapta öykülerin tamamı büyük bir şiirsellik barındırıyor. Başta teşbih, mübalağa, teşhis olmak üzere tüm söz sanatlarına yer veriliyor; böylece öyküler dış dünyadan ve somutluktan arınıp bireyselleşiyor. Öykülerde en ufak faydacılık hedeflenmiyor, tek istenen yazarın iç dünyasını ve duygularını yansıtmak.
Zehra Aksu Yılmazer tarafından çevrilen kitap, yine onun önsözü ve kitabın sonuna eklediği yazarların ekspresyonizmle ilişkili biyografimsileriyle taçlandırılıyor. Araştırma yaparken ekspresyonistlerin görevinin insanın öz benliğine inmek olduğunu ve özün kavranmasının akıl kontrolünde olamayacağını belirten bir cümleyle karşılaştım; kitabın sonundaki biyografimsilerden de yazarlardan ikisinin akıl hastanesinde tedavi gördüğünü, başka ikisinin de intihar ettiğini öğrendim. İnsan bu bilgilerle, akımın, temsilcilerinin hayatına etkisini düşünmekten alıkoyamıyor kendini.
Alfred Lichtenstein-Bacak Muhabbeti, Franz Kafka-Akbaba, Mynona-Bir Çocuğun Kahramanlığı en beğendiğim öyküler.