Karışıktı bizim mahallemiz
Hayatlarımızın karışıklığından serpmiştik biraz
İçimde kapıları açmak, pencereleri açmak
sokaklara fırlamak isteği hızlanıyor
Avuçlarım terli
Kendimi bir cam üstüne yapıştırılmış
incelenen, oradan çıkamayan bir yaprağa benzetiyorum
Gökyüzü aydınlandı
Demek bütün karışıklıklar günün doğuşunu engellemiyor
Goncalar patlayabiliyor
Rüzgar esebiliyor
Yağmur yağabiliyor
Evler, insanın yüzüne sokulurcasına pencereler
Neriman Teyze, ''Ayselim okusun, o ablası kadar alımlı değil.'' diyordu
Neriman Teyze, uzat avucunu bakayım, diye bağırıyor
O körpecik ellerini uzatıyor Aysel
Yakasından toplu bir iğne çıkarıyor kadın
Aysel'in gözleri, çiçeklerinden soyunmuş, iyice yeşillenmiş bir erik ağacına takılıyor
Ve gökyüzüne kayıyor bakışları
Göğün mavisi, çocukluktan kalan bir şeyleri düşündürüyor
Karşı kaldırımda bir küçük kız
Kocaman bir kediyi kucağına almaya çalışıyor
Ve kedi güçlükle kurtarıyor kendini
Huysuzca miyavlayarak kaçmaya başlıyor
Aysel düşünmeye devam ediyor
Kaçırıyor gözlerini gökyüzünden
Babasının duvarda gülümseyen bir resmi
Aysel'in sırtında bir acı: ''Babacığım tuzlu leblebi alacaktık''
Ne sesini duyabiliyor onun
Ne gülümseyişini
Ne de ellerinin soğukluğunu, sıcaklığını
Cavidan Hanım kabaran göğüsleriyle ''Kızım Türkan Şoray'ı da geçecek'' diyor
Bekir, tuğlaların arasında araba hayali kuruyor
''Bir de şöyle ağaçlar içinde meskenim olsa.'' diyor
Mevsimsi bir ışık alt caddeyi yalayıp geçiyor
Düşünmek ne güzel şey diye tekrarlıyorum
Ve kitabımın kapağını örtüveriyorum dünyanın üzerine
Bir kitap nasıl bu kadar şey barındırabilir diye şaşıyorum
Ne kadar acılansa da
Bir noktaya gelince şarkı söylüyor, konuşuyor, gülüyor insan
Sebepsizce gülümsüyor, bir de buna şaşırıyorum
Aslı Güçlü
2020-04-16T02:54:59+03:00Kaleminiz insanı gerçekten sürüklüyor...