Mutluluk nedir?
Zaten sahip olduğumuz bir şey mi?
Sahi, kim kimi kovalıyor?
İçinizde olan bir şeyin varlığını görmezden gelip ömür boyu onu kovaladığınızı düşünün.
Siz mi mutluluğu kovalıyorsunuz, yoksa o mu sizi?
Eğer onu kovalayan siz iseniz, bir terslik vardır.
Ama bulunduğunuz her anın içine girmeye çalışan bir şey varsa, doğru yoldasınızdır.
Onu görebilirseniz, o anlarda bulabilirsiniz.
Her şeyin içinde bir güzellik bulmak ve kötü ile de yaşamayı öğrenebilmektir belki de.
Saatlerce kitap okumak için kafe aradığım bir günün akşamında, bir yer bulamayınca eve gitmeye karar verdim. Ama yanlış tramvaya binmişim ve 25 durak uzaklaşmışım. Dedim ki, "Fırsat bu fırsat."
Yanıma "İnsan Olmak" kitabını almıştım. Onu çıkardım ve sayfaların arasında süzüldüm.
İnsanlar gelip geçerken,
kimi bir yere yetişmeye çalışıyor, kimi işten eve gidiyor.
Telaşlı insanların arasında, yaşanmaya çalışan bir sürü hayatın içinde,
kitabımı açtım ve okudum.
Çok basit bir örnekti ve biliyorum, her zaman bu kadar kolay olmaz hayat.
Ama bu sizin içinizde olan bir şeydir.
Sizi siz yapan şeylerin arasında,
hayata baktığınız pencerelerin önündeki saksı gibi...
O orada.
Bulmanız gereken değil fark etmeniz gereken bir şey
Onu görmezseniz,
Sulayamazsınız.
Kurur gider.
Her şey bizim dünyayı algılama ve onu ne kadar var ettiğimiz ile ilgili kendi zihnimizde
pencerenizdeki çiçek bir lale mi mesela
belki de papatya
ya da bir gül
dikenleri olan
onu siz var ettiniz
ve o sadece sizin anlam yüklediğiniz kadar gerçek
sizden başka kimse anlayamaz bunu
Ben mutluyum.
Ne yaşanırsa yaşansın hem de.
Bunu aramakla yorulmuyorum, çünkü bana ait olduğunu biliyorum.
Herkese ait.
Yaşayabilmektir belki de inandığınız şey adına
Siz neye inanıyorsunuz?
İnsanların kalplerine dokunabilmektir.
Hayatı sevmektir.
Sevgiye inanmaktır.
İnsanları anlamaktan ziyade,
"Anlamaya Çalışmaktır" asıl mevzu
İnandıklarım bunlardır benim
Kimse kimseyi tam anlamıyla anlayamaz.
Ama çabasını görebilir.
Ve o kadar derine iner ki...
Tek ihtiyacı olan şey budur belki de insanoğlunun:
Anlamaya çalışmak.
Görmemiz gereken şeyler bunlar işte.
Bir yerlerde unuttuğumuz şeyler...
Pencerenizin önündeki unuttuğunuz saksı
Yaşamak, benim en büyük hobim.
Ve bu hobiyi bir gün elimden alınacak olduğunu bilerek yaşamak, en acı veren şey bana.
Bu mutluluk, sadece bir zaman bozulacak işte
O da artık yaşayamadığım zaman.
Belki de o zaman önemi olmayacak.
Her şey elimden alınmış...
Ortada ben yok.
Beni ben yapan şeyler yok.
Ama küçük kırıntılarım var insanların kalplerinde, anılarında.
Bu şekilde yayılacak nesilden nesile
Biri bunları unutacak belki ama
Kalplerine kazındığım insanların arkadaşlarına ve belki onların çocuklarına
Büyük bir çoğunluğa ulaşacak
İlham verecek bu hisler birilerine
ben olmasam bile
ben de gidince
Hiçbir şey kalmayacak geriye benden
Hiçbir şey.
Sadece bıraktığım hisler paylaşılacak sonsuza dek
İnsanlık arasında
Öyle umut ediyorum