Prof. Remzi Aktaş. 1963 yılında Hacettepe Üniversitesi solunum cihazları ve daktilolarını tamire gitmiş Remzi amca ve hepsini 15 dakika içinde tamir edivermiş, zamanın rektörü İhsan Doğramacı da konsey kararıyla kendisine fahri profesörlük unvanını vermiş. Profesörüm ben, derken gurur duyduğu gözlerinden okunuyordu. Ankara Ulus'daki İtfaiye Meydanı'na yakın bir cadde üzerinde bodrum katta bir dükkanda rastladım Remzi Amca'ya. Aslında rastladım da denemez, elimde fotoğraf makinem aylak aylak dolaşırken ilgimi çeken bir kapıyı aralayıp tereddütle içeri bakarken: "Gel oğlum, otur şöyle bakayım." demesiyle tanışmış olduk. Zihni, masası ve duvarları hatıralarla dolu. Tüm sevdikleri de orada kalmış anlaşılan. Konuşmalarından anladığım kadarıyla eşi de vefat edince tek başına burada kalmış, ne çocukları ne de torunları gelmiyor onu görmeye. Süleyman Demirel'den aldığı şapkasıyla fotoğraf çekinmemi isterken, eşinin kullandığı yadigar el çantasını da eşime hediye etti. Geçenlerde yine geçtim o dükkanın önünden ama yan dükkanda satılan ikinci el daktilo ve eşyaları görünce Remzi amcanın yanına inmeye de, eşyaları satanlara onu sormaya da cesaret edemedim.
Fotoğraf 'Pentax Me Super' fotoğraf makinesiyle, tarihi geçmiş bir filmle çekildi...
merve tekin
2020-05-21T23:22:36+03:00Remzi amcanın bakışları ayrı bu hoş tanışıklığınız ayrı etkiledi. Çok hoş bir fotoğraf.
Jean Valjean
2020-05-20T22:28:59+03:00Çok beğendim. Emeğinize sağlık.
Tuğçe Akkaya
2020-05-20T19:20:08+03:00Ne kadar sıcak bir hikayesi var fotoğrafınızın. Çok etkilendim...🌻