Bugün sessizliklerin sesi vardı kulağımda.
Her ateşimde cehennemimden feragat eden umutlar..
Evet, sabah olmuştu belki
Uyumak biraz daha gecikti her defasında
Susmak yorucu oldu bir kez daha
Bugün tüm kelebekler üzerimde ölmeye uyandı.
Yeni bir ben varoldu, varlığımdan uzakta büyüyen
Adı ölüm kadar yakın, varlığı nefes kadar aciz.
Bir tutam papatyalarla vurduğu güneşin
En elzem yerinde uyanmaya yakın
Ya doğmazsa gecelerime hüznün sirayeti
Başka ne zaman yanıp sönerdi yüreğimin ateşi?
Susmak, susmak yine susmak en sonunda
Bir kıyametin aynasıydı içimde çalan sirenler.
Ya sahte olsun gördüklerimin kaçışı
Ya da yatırın beni deliliğimin sonsuz uykusuna
Bugün içimde dönen savaşlar barışmadı hala
Hangisi benim, hangisi diğer yanım?
Nedenlere tutulmaktan yorulan bir ruhun bekçisi oldum.
Sonunda insanlığımı yitirip kederli saatlerin kovalamacına yanıp durdum.
Bir ses, bir kalp, bir hüzün,
Yeni bir yok oluşun habercisi zifirilerin aydınlığında varoluşum.
Saklanıyor geceleri en taş olan yansımalarım
Bir kez daha cehennemimden dikizliyor
Ve uçurumun dibinde insan olduğumu istemeden hatırlıyorum.
Biraz felaketimin dostları şeytanlarla dans ediyorum, ruhumun gömlekleri parçalanana dek
Nasıl da bir labirentteyim zihnimin sahillerinde bile yok karama uzanan el.
İnsan olalı sustum, kelamlarım yoksunluğumun sadakası
Ne bir sefalet, şu muammanın ortasında kalan merhametim
Duyulacak, görülecek, hissedilecek ne kaldı geriye?
Bir tutam hiçliğin acı tebessümü.
Bir garip sorunun ardında yatan arzusuz cevapların boşluğu.