Vaktinde uyandığım sabahlar oluyor, güldüğüm sonra hiçbir şey olmamış gibi davrandığım, içip dağıttığım.. Ama geçmiyor, hayatı bir yerde durdurmuşum ve ordan döndüremiyormuşum gibi hissediyorum. Zamanı bükebilmeyi ne çok isterdim daha doğrusu bunu sana söyleyebilmeyi.
Sen, ismini öğrenen herkesin suratındaki şaşkınlık ifadesiydin. Birlikte geçen hiçbir gecenin sabah olmasını istemezdim. Yüzüne bir daha özgürce bakamamak korkusu her şeyi devirmeye başlardı, yavaşça ve içime sinerek. Elim yanağında uykularım bölünürdü, kuralı buymuş gibi. Kendimi senin için büyütmüşüm gibi.
İnsan geçmişe ne kadar dönerse o kadar yaşar anılarını. Seni unutmaktan korktuğum için hafızama saplanıp kalmış gibiyim. Çabalayışım dahi acı veriyor. Bu şehrin hangi yeriyle yüzleşeceğimi şaşırıyorum. Sanki bir yerden çıkıp dağıttığın her şeyi önüme sereceksin gibi geliyor. Olmuyor. Kabullenerek başlamam gerektiğini biliyorum. Hayat her ne olursa olsun devam etmek durumunda değil mi? Ben sana böyle derdim çünkü.
Seni sevdiğim her günü biriktirmişim sanki. O her günü kalbimden söküp atıyormuşum gibi hissediyorum. Merak ediyorum, sen nasılsın? Sen de benim gibi misin? Yoksa hissizlikle mi dolusun? Sesini anımsadım ve gülümsüyorum şimdi.
Bana baktığında sende olmayan cesareti görüyorsun. Başardığım için üzgünüm. İnanıyorsun değil mi?