Bak!
Geldik yine. Bir tarafımda uçurum, öbür tarafımda karanlığa kucak açmış dağ. Ortada kalan yolda da ben. Ne ara geldim ben buraya? Ayaklarım sürüklemiş buraya kadar beni, belki de kalbim. Oturdum bir bankta, etrafımda da bir yığın insan. Ben bank sevmem aslında biliyor musun? Uçurum kenarında tek kişilik bir kaya olur ya hani; bak orayı çok severim işte. Ayaklarım mıhlanmış toprağa. Tutuyor beni toprak ve işbirlikçisi taş. Sahi, ayaklarım tutmasa beni düşerim belki de uçuruma doğru. Peki ya ruhum? Ruhumu niye tutmuyor ayaklarım? Aşağıdan gelen defne kokusuna doğru bırakıyor ruhum kendini. Tutamıyorum! Çığlıksız savruluyor ruhum defne kokusunun peşinden bir o yana bir bu yana. Yanımdan geçen bir adam, elinde minik bir radyo. Ruhi Su'dan bir türkü. İrkiliyorum bir anda.
Ama bu sefer daha da savruluyor ruhum. Hiç tutamıyorum.