Bir güvercini uyurken izledin mi hiç
Odaların her birinde ölüm uyuyor
Serçenin konduğu yerde buldun mu kendini
Kapım örtünüyor duvarları
Kartala teslim ettin mi hiç bileklerini
Perde zamanın tiyatrosunu açmak üzere
Gökten beyazı çaldın mı azar azar
Biraz önce akrep yelkenlisine atladı gitti
Süründün mü hiç göğün mavisini
Şimdi yine baş başayım benimle
Bir gün iki kelimelik bir rüya mı
İki secde arası düşünmek ne uzun bir mühlet
Gösterdin mi hiç yalnızım diyenlere günahlarını
Odalarım büyüyor şimdi mutfak kırlarındayım
Kıskandın mı hiç maviden ton çalan kızılı
Daha bitmeden o kitap ruhumun yelkenleri doluyor
Esrarını çektin mi hiç kelimelerin
Toynakları atların kilime ne sert basıyor
Uzaklığı fısıldadın mı bacanın üzerinden doğan o yıldıza
Kalemlerim çok eski oysa tutukluk kapmadı kurşun
Yağmurda ıslanıyor gibi yaparak serptin mi damlaları içerine
Masaların ayaklarında bir isyan türküsü
Yorgun düşmek bilmez bulutlara gezdirdin mi gözlerini
Lambam kendini güneş sanıyor
Susadın mı hiç çığlığa
Gözümde yine beyazlara büründü körlük
Bir güvercini uyurken izledin mi hiç
Sarınıp örtündüm ismin ne kısa
Serçenin konduğu yerde buldun mu kendini
Gece elmacık kemiğime saklanıyor
Kartala teslim ettin mi hiç bileklerini
Uyumak sana doğru bildiğim en kısa yol
Sevmek bölüşülmez mi her kaderde
Kuşandım kelimeleri beni kaleminin ucuna gizle
Bir güvercini uyurken izledin mi hiç
Yedi İklim 304. Sayı