İnsanların yaşama bakış açısı küçük bir çocuktan farksız. Altı yaşında, hayatında hiç lunapark görmemiş bir çocuğu ele alalım. Çocuk şans eseri lunaparkların çok eğlenceli mekanlar olduğunu duydu. Elindeki tek veri lunaparkların eğlenceli mekanlar olması. Çocuk bunu duyunca lunaparkın ne olduğunu bilmediği halde ebeveynlerinden kendisini lunaparka götürmesini istiyor, isteğini kabul ettirene kadar kendini yerden yere vuruyor, ağlıyor, çığlık atıyor. En sonunda ebeveynleri kabul ediyor. Çocuğu lunaparka götürüyorlar. Çocuk yolculuk esnasında o kadar heyecanlı ve o kadar fazla beklentiye sokuyor ki kendini, yerinde duramıyor. Lunaparka varınca çocuk etrafına bakıp çok mutlu oluyor ama anlık bir mutluluk. Çocuğun çoğu alete yaşından dolayı binemeyeceği anlaşılıyor. Çocuk binemeyeceği aletlere göz gezdirince korkuyor; upuzun, çok yüksek ve çok hızlı aletleri izleyince korkuyor. Hayal kırıklığına uğrayan çocuk kendi yaşı için uygun olan atlıkarıncaya biniyor. Deneyimi bitince kendi evlerinin önündeki parkta daha çok eğlendiğini fark ediyor. Lunapark çocuk için tam bir hayal kırıklığı oluyor. Lunaparktan çıktıktan sonra çocuk ebeveynlerini ikna etmek için boşuna uğraştığını anlıyor; hayır boşuna değil, bir hayal kırıklığı için, yolculuktayken bir hayal kırıklığı için kendini pozitif duygularla doldurduğunu anlıyor. Yaşamak ve hayat da bunun gibi aslında. İnsanlar bir yerden yaşamanın ve hayatın güzel olduğuna dair bir duyum alıyor. Kendine göre güzel için kendini yerden yere vuruyor. Ardından kendi güzeli için umut besleyip, kendini kandırıp duruyor. Yaşamak çok güzel, hayatta yapılacak çok güzel şeyler var, sevdiklerim var gibi kalıplarla kendilerini sarhoş ediyorlar. Bu kalıplara ulaşınca ilk başta mutlu oluyorlar. Onlar için yaptıkları çok üstün bir olaymış gibi değerlendiriyorlar. Biraz zaman geçince ise kendilerine göre en üstün olay sıradanlaşıyor, diğer her şey gibi önemsizleşiyor. Saçma olansa bunun üzerine pek düşünmemeleri. Bir şey sıradanlaşınca hemen başka bir şey bulup onu hayatlarının amacı yapıyorlar. Bir saniye durup kendilerine bakmıyorlar. Onlar için yaşamak artık kötü bir alışkanlık oluyor. Onlar da içten içe biliyor yaşamanın ve diğer her şeyin hiçbir önemi olmadığını. Ama devam ediyorlar işte. Bunları fark eden ben ise kavga ediyorum onlarla. Anlatıyorum her şeyi onlara ama anlamıyorlar. Bana süslü kelimelerle saçmaladığımı söylüyorlar. Daha çok düşünüyorum haksız mıyım diye. Kitaplar okuyorum bu konu hakkında. Anlıyorum ki haksız değilim. İnsanların çoğunun kendini kandırdığı bir hayat seçtiğini ve ölmeyi beklediklerini fark ediyorum. Diğer insanların ise düşünmekten korktuklarını anlıyorum. Komik geliyor bana tüm bunlar. Artık o yüzden gülümseyebiliyorum. Hatta bu dünya boktan olduğu için başka dünya olmalı diye dinlere inananları görüyorum. Dinlerin nasıl çıktığını daha iyi anlıyorum. Sonuç olarak mecbur hissediyorum öğrenmeye çünkü yanıldığımı anlamak güzel olurdu benim için; merak ediyorum karşıma neler çıkacak diye, yaşamaya devam ediyorum merakımdan dolayı.
Saat
Yayınlandı
Kfirety
2022-09-22T05:08:32+03:00Can Akyüz. Mutluluk pek umrumda değil. Teşekkürler yorumunu çok sevdim
Can Akyüz
2022-09-22T05:01:39+03:00Esenlikler. Kendimizi bir anlığına 15. yüzyılda hayal edelim. Birer denizci olduğumuzu düşünelim. Henüz Dünya hakkında yeterli veriyi toplayamamışız. Denizin bir yerden sonra aşağıya döküldüğü düşünülüyor ancak kesin kanıt yok. Bizler cesaret gösterip en azından denizin döküldüğü yeri göremeye gitsek ne olur? Belki de geri dönemeyeceğiz, gemimiz parçalanacak. Belki o kadar uzaktadır ki bu son hiç ulaşamayacağız, belki de kaybolacağız ve olduğumuz yerde dönüp duracağız ama şanslıysak belki orada bir yerlerde Amerika'yı bulabiliriz, şanslıysak hep batıya giderek başladığımız noktaya geliriz ve Dünya'nın yuvarlak olduğunu; denizin bir yerden sonra uzaya dökülmediğini anlarız. Sağdan soldan edindiğimiz bilgilerle yola çıkarsak hata yapabiliriz, aradığımız şeyi bulamayabiliriz. Bu yüzden başka insanların önerdiği rotalar yerine kendi rotamızı çizmeliyiz. Evet sahile yakın yerlerde seyretmek daha güvenli ve rahat hissettirebilir. Ancak bir anlığına Amerika'ya, hiç kimsenin bilmediği bir toprağa ayak bastığınızı düşünün. Sonunda! Bu haz için her şeyi bir kenara atıp denemeye devam ediyorum. Bu yolculukta daha güçlü olmak için ara sıra kendimi mutlu ediyorum. Mutluluk bence bize yardım ediyor. Evet kendimizi kandırdığımızı düşünüyorum, kandırıyorum. Ancak sonuçta bu benim lehime olabilecek bir avantaj, neden kullanmayayım ki? İyi günler dilerim.
Kfirety
2021-09-11T22:09:24+03:00Umutulas, bireysel olarak ölmek yeni bir şeydir. Bu yazıya psikolojik olarak bakmak lazım. Ölmek hiç bir şey, ölmemek de hiç bir şey. Ölmek mantıklı ama dünyayı değiştirip ölmek daha da mantıklı. Nietzche böyle buyurdu zerdüştte vaktinde ölmekdende bahsediyor. Okumanı tavsiye ederim.
umutulas
2021-09-11T20:28:16+03:00Ölmek de yeni bir şey olmadığı için yaşıyor olabilirler. Nihilist biri neden bir başkasını hayatın boş olduğu için ikna etmeye çalışsın ki? Her şeyin hiç bir şey olduğu yerde, birilerini her hangi bir fikre ikna etmek de bir hiçtir. Şu an mesela, hepimiz aynı anda yok olalım. Ne değişecek? Hiç bir şey.