Bütün acıların en sahisi,

Şimdi yolumdan alıkoyamıyorsun beni.

Sana da aynı hüznün kolları uzanmıyor değil mi?

Başka bir bahçede,

Başka başka filizleniyorum.

Korkmuyorum!

Kin değil bu aşk.

Nefret değil özveri.

Tahammülün otobüs ledlerinden yansıması gibi.

Hem artık gövdem yok.

Hem artık toprağı yabancılamıyor dizlerim.

Ben sana nasıl anlatayım,

Geçebildiğim duvarların saydamlığını.

Bir ordu var gönlümde.

İyisi mi sen beni yak.

Toz kireçlerle göm.

Küllerinden değil de,

Anılarımdan dök üstüme.

Bir varoluş memleket dinlemez.

Yanını yöresini bilmez öfkenin.

Kırık camlar kadar keskin.

Durgun sular kadar dingin.

Bu yolu en başından bilir idim.

Bir çocuğun gözlerini kapadığında,

Kararlı bir şekilde elma şekeri hayal etmesi gibi,

Cüretkar bir sevgiyle geliyorum sana.

Kollarım arasına dünya sığdırdım geliyorum.

Ya doğur beni gece vakti ay balık burcundayken,

Ya öldür al göğsümden bu taş kırıklarını.