eşiğe basan

yıkan eşiği

yolları yıllara eviren

dahası dönen bir dünya 

gölgesi olmayan ağaçlar.


eskidi yeninin yeni yüzleri

eskimesin diye tuttum ellerinden

yüzüm kızarınca uçurumu aradık

mahcup olmanın kaçmaklığı bizi kutsayamadı

kutsal olanla yüz göz olduk yine.


bir göz oluyor ellerin, kıvrılan yolları sanki sen doğuruyor gibisin parmaklarından

acemiliğimle titriyorum

bekleşiyoruz sabitliğiyle ün kazanmış evlerde

nice zaman kalbimiz kuruyor.


ben de varım diyorum

ben dedikçe kendimden bir şeyler

her şey bana galip geliyor.


beyaz taşlar üstüne hikâyeler yazılı

kısılan ve eriyen seslerin çocukları ağladığında

bir ses olmak istedim

gölgem büyüdükçe cüssem devrildi

ayakları yere sağlam basan bir dünya dönünce etrafımıza

kalbimiz kurudu.


çok güzeldin hiç unutmam 

bağrında kuşlar ötüşürdü 

geçişlerin kanlı sabahlarında güneşlenirdin

dünyaya bir merhaba derdin

aşkın adıyla.


köyümüzün yolları hâlâ dikenli

erkenden ışıkları sönüyor 

duvarlarımız kerpiç

kimse evden değil, evi yok artık kimsenin

kardeşim öldü

Allah'ım mutlak olansın

muamma olan benim.