Saçları altın gözleri menevişti
toz bulutları saçlarını savurdu
keçeden bir elbise giydirip
namluyla dürttüler ince belini
öne katıldı korkulu kollarıyla
İlk adımlar görülürken
o elleriyle yürüyordu
iki büklüm değildi
dik bir ölüme gidiyordu
küçüktü melek olur dediler
cehennem namlulu erkekler
ikisi de birdi o biricik
kötülüğün sığdığı binlerce heybe vardır
birbirinden bambaşka
hepsinin ayrı bir esamesi
biri iyilik tılsımıyla konuşur
diğeri kötülük çukuruyla
ikisinin de tek sıkımlık canı vardır
etekleri uçuş uçuştu
rüzgardan korkan
kuzeyden esenden inim inim korkuyordu
güneydeki biraz olsun insancıl görünüyordu
doğu batıdan çalmak istiyor
ve bir türlü beceremiyordu
güneşin battığı ülkelerde
insanca konuşmalar yalanca eylemlerin ardına gizleniyordu
kazanan güzel konuşmasını bilirdi
bir çığlık, bir acı semaya yükselen
bu sema da hep doğudan görünüyordu
yıldızlar bile çok çoktu
güneş beklemeden gittiği için
biraz o da suçluydu
güneş aydınlanalım diye biraz da babamız sayılırdı
babası isyankardı
onu da alıp götürdüler
zindanda duvarlara kazıdı
güneş yan çizdi, bir saniye daha kalsaydı
bizim tarlalar da suya doyacaktı
batının acelesi var
koşan selamlaşıp uyumaya giden
sağlıklı çocuklarına masallar okuyan
batının doğudan çaldığı güneş
meneviş gözlerine dolmuyordu
babası gitmiş, annesi ‘gidememişti’
anneler doğuda, kalırdı kaldığı yerde
o ve ona benzeyen kardeşleri
ayakları yalın
hiç tanımadıkları bir tarihin yinelenen sayfalarındalar
gülücüksüz
gözleri hiç gülmeyen Afgan kızının ilk
ve son fotoğrafındaki kadar
afganlar çocuğa doymuştur
filmleri biraz karabasandır
kitapları da öyle
siyahın gölgesi çatılarına vurmuştur
entelleri yankilere vurgun
fakirlerin eşitlik diye bağıran Sovyetler’e hep bir mesafesi var
dünyanın tek çıkmazı budur
insanın eşit olduğu da köy romanında bile görülmez ya
yine de bir umut
ah bizi Ortadoğu bir desteklese biraz sevse
annesinden sevgi görmeyen çocuklar zamanla hırçınlaşır
amaçlarını şaşırır
sevgi dilenen insanların başlangıçta sevgi dolu gözleri olur
seneler geçer gözlerdeki ışık söner
ışıktır en temel problem
altın bir saç güneşin altında anlam kazanır
ve bakırın da toprağa ihtiyacı vardır
doğadaki tüm elementler doğaya muhtaçtır
tanrıdan geldim tanrıya gidiyorum
insan biraz da benim tecellimdir
sevemedim lakin insan bazen çocuğunu da sevemez
çocuk annesini hep sever
annemi kaybettiğimde henüz bir çocuktum
insan zaten en çok çocukken annesini kaybeder
büyüdüğünde ölüm bile anlamsızlaşır
hangi büyük sen ölürsen bana ne olacak
diye sorulara girişir
ölüm somut bir yaratık
çocuklara vurdu mu daha da bir konuşmak gerekir
çocukken aklının almadığı bu ölümü
büyüdün büyümez olaydın
vicdanınla bir çocuğa armağan ettin
öl ama can vereme, canın neticenden kopsun
kargışların sakinleştirici etkisine inanırdım
masal okuyan batılıya inat
önce alkış okur sonra bir tane de kargış
meneviş gözleri gözlerimde, altın saçlarını okşuyor gibiyim
beddua kinden nefretten değil biraz da merhametin acıttığı kalpten kopup gelir
saçları altın gözleri menevişti
bir namlunun ucuyla ittirip
kutsal olanı yaptılar
kutsal ayinlerinde boğum boğum boğulasacılar.
Fatma Dede
2023-10-15T23:21:51+03:00Canım Miray’ım ♥️😢
Fatma Dede
2023-10-15T21:52:48+03:00Teşekkür ederim ♥️