Günümüzde bir insana derdini anlatmak, büyük ihtimalle başına iş açar. Ne manayı anlayıp cevap verirler sana ne hakkını verip aranızda bırakırlar sırrı. Tüm sırların dolanır durur artık etrafta. Herkes her sırrını bilip konuşur olur seni. Hem nereden bileceksin bir gün düşmanın olmayacağını? Sırtımızdaki bütün bıçak yaraları, eski dostlardan gelmedi mi zaten? Anlatmak herkese iyi gelir. Ama güveneceğin, asla beni yanıltmaz dediğin insan sayısı pek azdır genelde. Bundan dolayı insanların büyük kısmı soluğu sahilde alır. Özgürlüğün ve sonsuzluğun simgesinin karşısında bulur kendini.
Bir süre onunla bakışır ve ne anlatırsa anlatsın her şeyini taşıyabilecek güven hissini verir ona. Belki de denizi çekici kılan şey tam da budur. Tüm sıkıntılarını, derlertlerini alıp götürecekmiş gibi hissettirir. Denizle konuşmanın keyfi çok başkadır. O, bazen uysal ve kıpırtısızdır. Dinler ve alır götürür uzaklara dertleri. Bazen de aşırı hırçın ve agresif gibi görünür aslında milyonlarca derdi, sıkıntıyı öğütüp dışarı atıyordur belkide...