kenti toprak kokusu sarar
telefon kulübeleri isa gibi dikili
birileri kulağıyla keman sesi arar
kırmızı otobüsler bozar ahengi
koyu bir griye batmıştır şehir
tenhasında benzersiz ağlamalar
ayaklar yeraltına çekiliyor sanki
yağmurla dolacak daha kaç damar
şimşeklerle atıyor çöl çocuğunun kalbi
bir tanrıdır artık babasını yutan nehir
köprü üstünde nasılsa yanan sigaralar
ceset beyazı renkleri solmuş
bilmiyor nerededir tutunduğu dudaklar
çizgili üniformasıyla mahzun kimi
ilahi adalet, ölümü yakın bir zehir
şairi ölmeden bir şehir ölmez
bunca ölü arasında insan doğurur
şüphesiz saçını tarayan birileri var
en az iki insanın şehvetini taşıyan
şairi ölmeden bir şehir ölmez
hadi bu şehrin ilk dizesini getir