acılarımıza tutunuyoruz

aslında olmayan

toplumun yarattığı o sahte acılara.

içimizde kocaman

açık yaralar var,

onlara kör

toplumun yarasına odaklı.

sargı bezi

başımızın tacı.

pamuk basıyoruz

içine içine kanayan o küçük kesiğe.

duruyor önce

sonra

kanıyor içine

yine içine...

kuruyor,

izi kalıyor.

kuruması

toplumun ayıbını baskılamak için

daha büyükleri olduğuna

inandırıyor kendini çocuk

umursamıyor artık kesiğini

ağlamıyor

canı ilk yandığındaki gibi hıçkıra hıçkıra.

hıçkırıkları

sazla sözle dağıtıp

kocaman üflüyor yarasına.

hem salıncağı var onun

birazdan bineceği.

götürür onu

canını yakmayacakların ellerine,

ayıplanacak sözlerin baş tacı edilip

kanayan yaraya sadece üfleyenlere...