Bir günlük tutmaya karar verme sebebim, bu aralar nükseden unutkanlığımı yok sayma isteğim olabileceği gibi en değerli birikimim olduğunu sandığım hafızama kendi gücünü hatırlatmak ihtiyacım da olabilir. Bu hayatta çok şeyin kesin sebebi olmadığı gibi bu eylemimin de kesin bir sebebi sanırım yok. Komşu Nilgün ablanın kedileri beslemesi mesela, kendi sevgi açlığından mı yoksa gerçekten kedileri sevmesinden mi? Belki de ikisi birden. Benim sebebim de böyle muğlak. Sebeple bağını kesen ya da bu bağı çok da iyi hissetmeyen bir eylemin de başarılı olabileceğine inanarak yazacağım. Çünkü bu benim yaşamak yolum oldu hep; kendi kendine anlatmak ve anlamaya çalışmak. Bu defa bir redoks tepkimesi gibi hayatımı incelemem gerekiyor. Öyleyse yapacağım.
Her şey şöyle başlamıştı diye havalı ve kendinden emin bi' giriş yapabilmeyi çok isterdim. Ben ne yazık ki her şeyin tam olarak ne zaman başladığını bilmiyorum. Bilemiyorum yani. Tam "işte şu gerçekten bi' dönüm noktasıydı diyecek oluyorum" , o an diğer ayrıntılar o sözüm ona büyük olayı gölgeliyor. Ben bi' resme, bi' fotoğrafa ya da gökyüzüne bakarken de böyleyim. Fotoğrafta fona takılırım, resimde kıyı köşeye, gökyüzünde en parlak yıldız yerine en soluk ve muhtemel ki en uzak olanına. Veya kayıp giden yıldıza. Varlığı düşünmek ve sevmek yokluğu da sevmekle mümkün diye düşünüyor olabilirim -ya da belki de bu tarz durumları somutlaştıracak bi' şeyler arıyorumdur yalnızca- Yani bana sorsanız her şey nasıl başladı diye, yokluğun kendini sevmesiyle başladı derim.