Sana benzeyen hiçbir şey yok bu kentte

Öyle ki kuşlar bile mutsuz uçuyor

Yabancıdır uzaklık ve yakınlık iki mesafe

Zaman, aramıza uçurumlar açıyor

 

Aylar geçti senden ayrı, belki asırlar

Verdim gönlüme bilinmez nice sırlar

Kim bilir eski günleri, kim hatırlar

Düşündükçe anıları takvimler kaçıyor

 

Ey gönlünde kuş yuvaları barındıran

Ey gülüşüyle şu dünyayı arındıran

Yüzünü aklıma düşürdüğüm her an

Topraklar taze çiçekler saçıyor

 

Tutup takvimleri birleştirmek güneşle

Al yarımı kendi yarına bir gün eşle

Zamana güvendim, oynadım ateşle

Akıp geçer dediğim, şimdi delip geçiyor

 

Kurtarır sandım şiirler, olur belki mucize

Kurtarırdı sandım yiteni belki iki dize

Bilmem teğet dahi geçmezken vuslat ikimize

Ayrılık denen illet neden bizi seçiyor

 

Yâr bilince, yâr bilince yürek seni ezelden

Dilde sevmesem ne fayda ne gelir elden

Biri düştüğü gün göğsüme binlerce güzelden

Bütün güzeller başka diyarlara göçüyor

 

Aştım geldim dağları, çıktım yokuşlar

Ne gün batımları gördüm ne doğuşlar

Sevdaya susamış o hür kanatlı kuşlar

Şimdi tövbe tutmaz yeminler içiyor

 

Başımıza gelen öyle fena bir iş ki

Aramıza giren yüreğinle garip bir ilişki

Bilmem kader mi bu, ne tür bir çelişki

Vuslat eken gönlüm hasretler biçiyor

 

 

Gayrı beklentim kalmadı bu kentten

Ne bir izdir, ne bir umut ne de bir anı

Yalnız seni düşlediğim bu pencere camı

Bir de büyük yalnızlığımdır geri kalanı