Sanat karmaşık bir yapı taşıdır. Sanatın tek yönlü veya düzenli olabileceğine inanmıyorum. Sanatta düzen değil düzensizlik olmalı. Karmaşık ve tahmin edilemeyen bir şekilde düzensizlik olmalı. Devrim gibi sanatta kaosu sever ve kaostan beslenir. Sanat bir devrim olmalı. İnsanı yıkmalı ve yeniden doğurmalı. Çok güzel olsa bile bazen yakılması gerekiyorsa yakılmalı ve kaostan beslenen bir kalbin derinliklerinde yok olmalı.
Bir kitabın içindeki bölümler düzeni simgeleyebilir. Elbette kitabı kapağına göre yargılamak bizim işimiz değildir. Ancak her şey o kadar basit de değildir. Her bölümün içinde var olan onlarca duygu ve karakterin barındırdığı kaos insan derisinin her hücresinden başkaldırır. Kaos... Dünyayı ve yaşamı başlatan, dünya hayatının süregelmesini sağlayan yaratım. Sanat ise yaşamda kaosla birlikte doğan bir sağ kol. Hayranlıkla izlediğimiz yaşam oluşumunun duygusal varlıklar tarafından içselleştirilmiş hali. Devrim kaostan, evrenin var olmasıyla yaratıldı. Ve insanlar kendi yaratılışından— devrimden korkar oldu. Sonunda ise kendini devrimin sadık kardeşi sanatın kollarına bırakıp tatlı bir uykuya daldı.
İnsan! Bu dünyaya gözlerimizi aynı anda kapatacağız ve en büyük devrimimiz bu olacak nihayetinde.