Bir ateş düşüyor darmadağın bir duvardan
Siren sesleri beynimde ve rüzgar esiyor
Darağacına yuva yapmış bir anka kuşu koynumda
Zümrütleri ucuz bir makyaj gibi pul pul dökülüyor
Ellerim kollarım yara içinde ah
Gerçeklik denilen sefil karga kolonisi
Ne zaman kaçmak istesem üstüme çullanırlar
“Neden beni duymuyorsun! Hâlâ buradayım
Kaçışın için açık bir kapı bıraktım”
Hepimiz bekçisiyiz kendi mezarlarımızın
Şeytan kazanında kaynar ve bekleriz
Bedenlerimizde birer istenmeyen misafir zincirlenmiş
Derme çatma ve yaldızlı birer ölümlü
Kapılar açılacak olsa büyük felâket
Misafir kaçacak olsa büyük kurtuluş
“Zincirleri kırıp beklediğinde geleceğim
Gidebilecekken kalmak istediğinde geleceğim
Hayatın bir kaçak gibiyken bedeninde
Altından tahta oturduğu zaman geleceğim”
Şimşekler patlıyor zihnimde ve çok acı
“Alış onlara onlar senin aydınlığın”
Kuş sürüleri gibi çığlıklar geçiyor beynimden
“Sev onları, onlar doğum sancıların”
Bir deprem zihnimde, kaçmazsam öleceğim
“İzle, işte yıkılışı kapkaranlık labirentin”
Cehennem kadar bir kor parçası yakıyor kafatasımı
“Karanlığın avuçlarında doğacak güneşin parçaları”
16.02.2012
Özgür aslan
2020-07-11T10:26:51+03:00Son paragrafı daha çok beğendim. Elinize sağlık