duyuyorum, gök fazla şiddetli bugün.
aynada gördüğüm soluk tenimde, başka bi hüzün.
hafızamda kalan birkaç hatıra ve seni unutmamaya yemin etmiş dudaklarımla,
bilirim ki, gördüğüm en güzel senin yüzün.
zihnimde dönüp dolaşan onlarca ses var,
içimde harlanan ateşin sancısına ortaklar.
pencereme dokunan yağmurun korkak tınısı,
onlara yalnızca destek oluyorlar.
bilmez miyim senden vazgeçmeyi,
hedefi yalnızca beni yok etmek olan seni.
aynada gördüğüm çekingen gözlerim,
ardında ise saklanan yalnızca nefretim.
yine de ona sımsıkı tutunmak isteğim,
seni unutmaktansa nefret etmeyi yeğlerim.
sadece sesini hatırlamak için bile olsa,
en kötü sözlerini defalarca yinelerim.
birkaç avuç toprakla örtmemi istiyorlar seni,
son kez bakıp ölü bedenine, ağıt yakabilirmişim.
onlara yalnızca nasıl yapacağım dedim,
seni toprağa teslim edip dönecekmişim.
sanırım her şeyin sonu,
odamın kapısı ismimi haykıran insan dolu.
şimdi aynada gördüğüm bu yalnız beden,
sana hoşça kal bile diyemeden,
bırakıp gittiğin için dahi olsa yeterince nefret edemeden,
bir karanfil bırakacak toprağına.
sesini dahi çıkaramadan,
veda edecek varlığına.