Esaretindeydi ay zifiri karanlığın. Kıskacında parlıyordu tüm karanlıklarına inat. Gözlerini kapatıp kaybolmak istiyordu gecede. Gireceği girdaptan korkarak sığındı umutlara, dualara, ruhuna.

Aslında biliyordu, ruhu en karanlık odasıydı gizemlerinin. Her gizeminde yeni bir ben saklıyordu -yaratıyordu da denilebilir-.

Geçecek miydi dersin, ışığını saçacak mıydı ay; karanlık ruhuna? Ama, dedi. 'Ruhum karanlıklar içindeyken kapısını açtım ben ışığına ayın.'


Kapıdan giren ışık sardı ruhunun dört bir yanını, parladı her gün ve her gece efsunlu güzelliğiyle. Ne girdaba girdi ne de esarete boyun eğdi umarsızca...