Ruhunu çalan bir sara gibiyim.
Rüzgârla oynaşan terk edilmiş yaprak gibi.
Gelmeyen geminin ceviz büyüklüğü yelkeni.
Biten yolun son yolcusu.
Hangi kirli atık bu böğründen süzdüğün
Nasıl edinirsin benim hayallerimi
Arnavut kaldırımlı o sokakta genç kızlığım aktı toprağa
Örümcek beynin şizofren yaşama beklentisi aktı.
Ben senin deftere yazamadığın yazıyım
Avucuna düşemeyen helal ter
Sana kokmayan gül
Hayat çizgilerini kurutan bir anason
Yenemediğin hırslı rakibin
Bir ben, çizdim yüzünle nefesin arasına
Çiğneme delik yanlarımı
Bu kalın bir roman.
Karakterleri bel kemiği çiğnenmiş etlerimin.
Ruhum düşmanın ruhunda ekli.
Aşkı arayışım mı büyüdü gözünde
Ondan değilse niyedir ki bu filizlenen selviler
Neden parçası olayım gidilmemiş bir ülkenin
Benim girdabım dağların bulutlara sığdıramadığı günler gibidir.
Nasıl bir bağımlılık bu
Nasıl bir özgürlüğe aşk
Benim için konuş Allah'la
Ona de ki
Kalbimizdeki düğümlerden güllerin boy versin
Öyle güller ki
Ramazan ayı sıcağında son bir içim su
Bir şiire bir kışa esin
Sade bize mütebaki.
Bir o kadar da sin.
Muhammed Dalpalta
2020-05-30T00:36:36+03:00Şiirde daha iyi olma potansiyeli var. Üzerine biraz daha çalışırsanız çok daha iyi bir iş çıkar. Öte yandan şiirin sonu yeterince vurucu değil. İyi başlayıp sönük bitiyor.