Zulüm çığlıklarının yanında direnen kalemler vardır.


Söyler misin, bıçaktan başka ne keser hayatıma bağlı hayallerin ipini?


Annemi, babamı, ablamı, abimi ve bakkal amcayı bombalara borç verirsem

Yaralı kulağıma kim fısıldar ninnimi?


Şimdi olmaz!

Ben dört yaşında büyüdüm, ama kaybettim kendimi.


Bir elin mumda yanış miktarı kadar olsa da,

Hissetmediniz beni ve kaybolan oyuncak bebeğimi.


Şimdi yaşım sekiz. Bomba ve tüfek seslerini ninni belledim.

Nasıl yaşlandım bir bilseniz!


Gözyaşlarım size aşikâr, aç ve soğuk gecelerim ise büyük bir giz.


Gençlik çağlarımda, elim kalem tuttu.

Sonrasında zaten, saçlarım beyaz durdu.

Gençlik çağım dediysem yedi yaşımdır.

Siz ne zannettiniz?


Kalemim, kâğıt üstünde koşmaya başladı dörtnala.

Açtıkları yaraları anlattım

Gelinlik yerine beyaz kefen giyen ablama

Bir de, yerde fısıldasam gökte duyan Allah'a


Dokuzuma girdiğimde

Kalemim kan dökmeden onları yendi.

Bir devrimciydim sanki,

Bunu anlamanın üstünden çok geçmedi.

Çünkü onlar yeminlidir devrimcileri vurmaya.