Üstümüze düşen karanlıkta

Gölgemi aramayı bıraktım

Üsküdar'da güneşin batışına 

Ayaklarımı uzattım

Pencereden denize baktım

Başta asi sonra dingin...

Benden bir gemi olmaz 

Taşıyamıyorum ki kendimi 

Yüzmeyi bilmeksizin denizi sevmek

Benim başka bir işim yok bu mavilikte.


En sevdiğim rengin koyusu bile

Beni ürkütüyor, geceleri kendimde boğuluyorum

Bir uyku çalmıyor kapımı 

Ki hep aralıktır herkese 

Herkesin geldiği yerde sen o aralıkta 

Yalnızca üşümem için mi varsın?


Bu kadar büyümüşken 

Niye o ninni çalıyor kulağımda 

Birilerinin talan ettiği yerde 

Hep dikenli bir kirpi içine güzelleşiyor 

Sonra kendine batırıyor 

Gündüzleri...


Bir yerim ağrıyor sızım sızım

Ruhum hiç uğramamış gibi yabancılıyor bedenimi 

Dünyadan topyekûn farklı bir gezegenin 

Şarkısı çalıyor yıldızlara yakın bir yerde 


Üstümüze düşen karanlık 

Bir aydınlığa ulaşsın diye 

Kapıyorum gözlerimi 

Sonra kitaplar açılıyor 

Sonra sırlar bir türlü tutamadığım

Hep hesabını sorduğun 

O yaralarda benim de payım vardı

Ama sen de bir kere sormadın: 

Nasılsın? 


Sisler dağılır, dönerken herkes evine 

O iç bunaltısı bile uyuyakalır 

Yabancı bir dilde yaşamak çalar arka fonda 

Sen onun tınısıyla

Hiç ölmeyenlerin ziyaretine gidersin

Ama gelemezsin bana 

Çünkü ben ölüme, sen de yaşamaya hazır değilsin 

Benimle aynı resimde. 


Ne kadar çok güldük kısa zamanda

Sen o perdenin ardından çok kez 

İyi ki geldin der gibi oldun

O perde hep sımsıkıydı

Az aralasan, gözlerim de kapalıydı

Görürdün, korkacak bir şey yoktu.


Üstümüze yağmur filan yağmadı

Sular toplandı karalarla savaşmak için 

Ben niyetime tutundum, sen kendine 

Onun için de sormadın işte 

Nasılsın?

Sorsan görürdün cevapsızdım

Sımsıkı hazırlıksızdım bu soruya 


Bak bu dağları aşmışlar 

Çölleri yürümüşler 

Dereleri kurutmuşlar 

Ama kendilerinde kalmış

Sevmenin tortusu 

Kimse bir çiçeği kopardıktan sonra 

Bir bahçe edememiş

Bu yüzden sana da hoş geldin demiyorlar

Sandalyesi olmayan nasıl otursana desin?


Kırık işte tüm masalar 

Tüm denizler biraz öfkeli 

Etekleri tozlu dağların 

Kaçarken görüyorum seni

Yakalanmak istiyorsun 

Nasıl yetişsin kendine yetişemeyen biri?


Affet tüm yalnızları 

Onlar sormazlar sana 

Sen de sormuyorken bir tuhaflık yoksa

Nasılsın?