Kemir kemir kemir... Beynimde değil, kalbimde değil; dizimde fareler. Peynirden duvarlar örmüşler dizimin dibine, içine, içime. Peynirin kokusu dizimden yukarıya, kalbime, beynime. Bir fare dizimde, bini içimde. Tek sıra. Kokmayan fareler, kokan peynirler. Ah o peynir, peynirler... Açtım dizimi, belki giderler. Mi? Gözlerimi unuttum. Peynir duvarları karşımda. Bir iki tuğla kemirilmiş, bakıyor kalanı bana. Bana, kalbime, beynime. Ye, yiyin hadi fareler. Yok. Oradalar hep. Duvarlar. Peynirden. Başlanıp bitiril(e)memiş, bırakılmış her şey (oldular). Mı? Gibi mi?


Kemir kemir kemir, fareler. Sarı laleler alınır mı dizinde fareler besleyene, öldürene? Kalbini herkes bir kere açar da, dizini açar mı? Hem de fareli dizini. ... Fare yok mu? Hiç mi? "Gözlerini kemirdi(ler) bile. Ruhun duymadı." "Ruhum mu? Onu önceden almışlardı." "Desene boşa konuşuyorum." "Rüyada mıyım yoksa?"