Mai bir sabaha uyanmak istiyorum

Güz güneşinin beyazlığını resmetmek

Sevişmek değil sarılmak istiyorum

Sülfürle bezenmiş benliğine sarılmak

Fakat artık öyle hiçbir yerdesin ki

Şimal yıldızı bile aksettiremez kendi ışığını


İçtiğim mercan tuzlarından mıdır bilmem

Son dönemde pek bir sulak hissediyorum

Ferdanın öngörülen itimatsızlığı

Körpe duyguların tasvirleriyle

Kaburgalarıma eğri bir duruş takındırdı 

Sense kamburumda yeşermiş bir servi gibi

Küt saçlarınla palmiyeleri kıskandırdın


Yürüdüğüm bu yorgun ve cıvalı yolda

Usanç içinde-

Tüm maviliklere seni soruyorum

Cevap verenlerse tüm siyahlıklar oluyor

Her seferinde-


Semaya her baktığımda

Koruk bir tebessüm görüyorum

Nedir derdin diye sorduğumda

Susuyor, içinde ukde kalmış belli

Haykırmak istiyor ıslak şarkıları

Kömüre çalmış bu kırgın bulutlar

Darılmış bir edayla eşlik etsin istiyor

Güneşin zindanından kaçmak


Seçilmiş satırlar yazmak

Gelmiyor içimden çünkü

Çıplaklığı en iyi nasıl

Evsiz birisi anlatırsa

Nezihliği de en iyi sen anlatırsın

Çünkü aşkın çıplaklığını anlatmak

Ancak çığırtkan seyyarların işidir

Benim sesimse adını anmaktan kısılmıştır

Seni anlatan satırlarımsa türbanlıdır

Alimlere kulak vermemek lazım

Şiir okundukça duygusuzlaşır

Sense dokundukça kadınlaşırsın


Aşk ve kin uzak olgular değildir

İnsan her seferinde nefretle âşık olur

Ve sen benim en büyük nefretimsin




Uzun zaman önce yazdığım bir şiir. Burada da paylaşmak istedim :)