Yaşamak zordur, yaşanmışlıklar... Bizi hep geçmişimiz mahvetti. Önce geçmişteki insanlar, sonra içindeki sevgisizlikler, sonra küçük heyecanlarımız ve paralelinde yaşanmamışlıklarımız. O zaman soruyorum sana: Geçmişin iyi olsaydı ya da sevgi içinde olsaydın veya bir şeyleri yaşamış olsaydın yine de bugünkü sen olacak mıydın? Bugünkü mutlulukların, inanman, insanların kalplerine seslenişin, gülümsemen aynı mı olacaktı?


Son günlerde bir kalp aldı başını gidiyor. İnsanlık, dünlerin yaşadığı kırgınlığı tekrardan yaşıyor gibi. Kelimelerin deyişiyle umutlarını yeşertmeye çalışıyorlardı. Gülümseyebilmek, hayata dönebilmek, nefes alabilmek, ayakta durabilmek için o kalp senin, bu kalp benim dolaşıp o kız senin, bu kız benim tarayıp sevgiyi bulmaya, sevgiyi çözmeye, kalbi bulmaya, bulundurmaya çalışıyorlardı. Sihirli bir kelime, bir söz, gamze arıyor. Oysa senin mutluluğunun tek çaresi sensin. Serap'a, Müzeyyen'e gitmene gerek yok. Yaşadığın kalbinde bunu yapabilecek olan sensin.