Açılır gibidir gözleriN
Yutkunduğun uyku köhneliğinden
Koşar adımlarla geçtiğin şu tepenin
Mutluluğunda bekliyor, huzurunda
Koklanmak için binlerce papatya
Güneşin varamadığı gözlerinin
Gölgesinde renkleniyor bütün olasılıklar
Benzetmenin işaret edildiği bir gerçekliğe
Zerafetini koruduğun gibi
Gökyüzünün minnettarlık duygusu
Gece daha yıldızlara varmadan
Kayboluşun temsili uçuk fikirler
İpeksi kahkahalarından esinleniyor
Ölgünlüğünü üzerinden attığın sevinçlerin
Kupkuru ve bütün duruluğuyla
Görülmemi sağlıyor, bir gölün durgunluğunda
Anlatmaların keşfedilmemiş bir farklılıkla
İşlemiş bağlılığını özgürlüğe
İlginecek bir dürtüyü ısıtıyor
Adımlarının toprak değmesi
İşleyişi kulaklarıma tedirginliğin örgülü sesi
Kestiğin dalların uzanışı ellerimde
Rüyalarımın bilincinde görünmezliklerin
Gitmek ve kalmak gibidir mesafelerin
Nefretin yumuşatıldığı teninde
Kanmaz bir kulenin yıkılışına
Her gün özgünleşen içtenliğin
Her gün selam verdiğin uyuyanlara
Aşınmış kokunun şekil verdirdiği bulutlara
Eğiliyorum götürülmüşlüğün uzantısına
Bir karanfilin etrafından dolanıyorum
Başka bir karanfile varıncaya kadar
Bedenin ve düşüncelerin nereye sürüklerse
Irmaklar nasıl dökülerse denize
Artık açılmış gibidir gözleriM
Havasızlıktan yüzsüzleşen saçlarının
Örtülü gerçeğidir
Rüzgarın savuramadığı yürüyüşlerin
Bir merak duygusunun daha da körüklenişi
Zihnimin bir köşesinde
Bir kopuşun ayak izleri
Aklanmak istemiyorum tutulmuşluğun gerçekliğinden
Ellerini uzattığın şu çiçeklerin
İz düşümü bakışlarıdır bal yapan gözlerinin
Korkundur bir karanlığa erişmek
Ve çelişir gibidir uyumayı sevmen
Ve erkenden uyuyup göçebe kuşları kovalaman
Gülüşlerine ayak uydurmaya çalışan
Bir lavanta imparatorluğu
İçine çekiyor ansızın boşluğumu
Yüzüne vurulmuşa döndüren bir ay ışığını
Önünde ve arkanda boylu boyunca uzanan
Tuhaflıklar istilası
Düşünme şansı vermeden deniz tutan balıklara
Ne olduğunu biliyor gibidir kabullenişimin sembolü
Dudak arası seslerin mırıldanır mavi kelebeklere
Ve kımıltısız ölümü dönüştürür hayata
Ve zaman delirmiş gibidir dolaşır köşe bucak
Varıncaya kadar mağara ıssızlığına
Masumiyetin okunur kanatlarından
Bütün alışkanlıkların toplandığı gecede
Sabahın derinliklerini ıslatır mevsim yağmurların
Sonu şafağın tebessümüne dayanan
Pencere önü bakmalarım
Öyle yakın ve bir o kadar da uzak
İstemeden oluşan doğal saçmalıklar
Olağanca görkemiyle kızaran yanaklarım
Ve alevlerden yeni dönmüştür parmakların
Usulca korkuyorum , ürkekçe korkuyorum ,sadece korkuyorum
Artık açılmış gibidir gözleriN