"Denize düşüp kaybolan bir su damlası
Toprağa karışan toz zerresi
Nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası?
Fena bir böcek işte,bugün var yarın yok" Ömer Hayyam
Roman, 11. yüzyılın ünlü şairi ve bilim insanı Ömer Hayyam'ın yaşamını ve onun etrafında gelişen olayları ele alır.
Hayyam’ın, genç ve güzel Cihan’a olan aşkı ile Nizamülmülk ve Hasan Sabbah ile olan dostluğu, romanın önemli temalarından biridir. Bu üçlü, zamanla farklı yollara savrulsa da birbirlerinin hayatlarını derinden etkilerler.
Nizamülmülk’ün Selçuklu Devleti’nde vezir oluşu ve Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesi’nde Haşhaşi tarikatını kurması, dönemin siyasi atmosferini şekillendiren olaylardır.
Hayyam’ın yazdığı rubailer, özel bir el yazması halinde derlenir ve bu yazma eser, romanın ilerleyen bölümlerinde önemli bir rol oynar.
Romanın ikinci kısmı, 19. yüzyılın sonlarında İran'da geçer. Bu dönemde Batılı bir yazar, Hayyam’ın kaybolan el yazmasını bulma peşindedir.
Batılı yazarın İranlı güzel bir kadınla yaşadığı aşk ve Hayyam’ın el yazmasını bulma çabaları, hikayeye yeni bir boyut katar.
20. yüzyılın başında İran'da gerçekleşen devrimler ve siyasi değişimler, hikayenin arka planını oluşturur. Bu dönemde, el yazmasının akıbeti ve İran'ın geçirdiği toplumsal dönüşümler anlatılır.
El yazmasının Titanic gemisiyle yapılan yolculuğu ve geminin batışıyla kaybolması, romanın trajik ve dramatik zirvesidir.