Bir kıvılcım, güler yüzlü bir ihanet

Santrallerde bile hissedilen kırgınlık

Sanıyordum ki bu sabah meftunluk uğrayacaktı bana

Kapımdan aceleci zillerle uğurlanacaktım

Tarafsızlığımı güvenlikler teyit edecekti

Fakat tasarlanmış bir tepeden inmecilik

Beni ani adiliklerle kasnakladı

Şimdi dokunduğum her bir şalter bertaraf sancılar çekiyor

Gariptir belki de bu gecelere dalmalarım bu yüzden

Hayır, belki de, evet, bilmem ki, sanmıyorum

Hangi elektrik direğine çarpsam inanın bilmiyorum

Çehremdeki yalnızlığı ne, ne zaman, nasıl yalıtabilir

Evin içindeki havasızlığı bir tek ben mi hissetmiyorum

Kimler, nerede, neden alışmış burnum bu ocaktaki yağ kokusuna

Sus artık

Ve bir akım gönderiyorum karla kaplı karanlığa

Devrelerim şaşıyor, topraklarım çarpılıyor

Mezheplerin, komünitelerin, zümrelerin arasına savruluyorum

Yüzümdeki akıntıyı en sonunda pamuklara yapıştırıyorum

Bir bataklıktayım

Ayağım çınlıyor

Bir timsah!

Pullarını sürtüyor bana

Soruyorum ona

Yoksa sen de mi şikayetçisin teninden

Sen de mi dalmak istiyorsun

Özgüvensiz sulara?

Şşş, biliyorum, çamur, kelimeler, çok rahatsız edici

Fakat unutma, hatıralar için çok faydalı

Hem düşünme fazla, damarlarını tek yollu yaşa

Varlıklı bir kölenin sözlerini hatırla

Sonuçta

Sorularla boğuşmak ne getiriyor ki kişiye

Ya da ne götürtüyor diğerlerinden

Şunun şurasında kaç yıl önce doğduk ki

Kim söyleyebilir gerçek saatleri

Kim konuşabilir çoğulluk hakkında

Söyleseler ya bana

Nedir insanın çiğneyebileceği en sert hülasa

Gülümse!

Bir ayna, iki çıplak, üç tirat fark etmez

Dünyayı koklamak için

İlle de birlikte terlemen gerekmez