Sen bana hikayeler anlatırsın. Ağzını açmadan ve dudaklarını oynatmadan. Ses tellerinde dalgalar yaratmadan. Ben onlara tebessümlerle uyuyorum. Dinle şimdi.
Gözlerin bazen devrilir ve dev kayaların yamaçlardan yuvarlanmalarına benzeyen bir hikayeye dönüşür zamanımız. Arkamdan omuzlarıma sarılırsın ve sonsuz yünlerden örülmüş pastel renkli kış atkıları çiziliverir hikayenin kapağına. Şakama gülersen tepesinden aşağıya gül yaprakları fırlatılmış Fransız romantizmlerinden fon müziği bile yapılabilir bir defter sayfasıyla. Çok uzaklara daldığın bir anda, kıvılcımları belirir alternatif akımların, şehrin şöminesi görünür, biliyorum.
İç dünyanda iç dünyama yer var mı, bilmiyorum, hala bulamadım. Ama aramak da güzel. Hikayelerini hikayelerime eklemek ve zamanlarımızı kesiştirip bir karenin tam ortasında denk gelmek de. İçine saklanıp seni beklemek de çok güzel.