bazı anlar var. her şeyi bırakıp melodilere teslim oluyorsun. düşler dans ediyor zihninde, en saklı hayallerini serbest bırakıyorsun. kadının sesi yükseliyor, nakaratta adamla birleşiyor. bitmesinden korkarak başa sarıyorsun. tekrar, en baştan, yeniden.


"sen hisli korkak savaşçı, aşkı kime satmış hain

ben her savaş meydanında, seni severdim."

ne yazmışlar be. şarkı söylemiyor, feryat ediyor sanki. çığlığı duyulsun diye kendini paralıyor. seni severdim, ve sana rağmen, yine severdim... DAR AĞACI İP BOYNUMDA.


bak bu kadın ölüyor. bak bu kadın nasıl sevmiş. baksana canı dile gelmiş, bağırıyor gelseydin de her savaş meydanında birbirimizi sevseydik. herkesi düşman, tüm evreni karşı cephe bilseydik. sen elimden tutsan kazanamayacağımız savaş yoktu. sen olsan biz her mücadeleden sağ çıkardık. öldüm artık.


hasret kaldıklarımı bilmiyorsun, asla öğrenemeyeceksin. kaderin sunduğu sonsuz seçeneklerden sadece biriydik belki. ihtimalin sıfır olduğu yerleri yok edecek güçteydik. imkansızlar teğet geçerdi bizi, en romantik sözleri geride bırakırdı adımı söyleyişin. herkes sussun, bir sen konuş isterdim.


bana bak, yüzünü seyredeyim. manzaraları küstürelim. tarih yazsaydı bizi. iki insanın basit münakaşaları başlığımız. bi hayalet gibi olmana gerek yok. ara ara kafamın içinden, gömüldüğün yerlerden çıkıp selam veriyorsun. özledim diyemiyorum, sen ne çok şeydin diyemiyorum. yoksun, varlığın sadece içimde bulanık bir su.


seninle olmanın verdiği ferahlıktan çok uzağım şimdi. bilsen gelir miydin, elimi tutsan...


el ele tutuşup gökyüzüne bakalım mı? onun maviliğiyle yarışır mı sana olan şefkatim? yıldızların geceye yaptığından daha güzel kucaklar mıyım seni? karanlığın örttüğü sokaklar, hayatlar gibi, hüzünlerini silmek isterdim.


asla sesinden dinleyemeyeceğim şarkılar ağlatıyor beni. ayrı geçirdiğimiz yıllara tühlenmeyi bırakamadan geleceğin ağırlığı çöküyor üstüme. ben sensizim, senin bensizliği kabul ettiğinse çok açık.


nasıl güzel yeniliyorum ama sana. her şeyden uzak. tüm şiir dizelerinin içindesin, aklımı işgal etmekten utanmıyorsun. biraz geri dur, nefesim titriyor.


bazen çok canlısın, hayat dolu. yemyeşil ağaçlar, açmış çiçekler gibisin. bazen kurak topraksın, ıssızlıktan daha ıssız. soluğun boşlukta yankılanıyor, kocaman bir hiçlik.


uykuya dalamadım. söküp atamadım bir türlü. bir şey beni zorladı sanki, seni anmasaydım darılacak mıydın bana?


haksızlık etmiyor musun biraz? sen beni hatırlıyor musun? gözlerim ne renk biliyor musun, nasıl bakardım sana düşündün mü hiç? beni öldürüyorsun.


rüyama gel bari. orada buluşalım, bir kez sarılayım. bir ömür peşimi bırakmayacak bu histen kurtar beni. geçer mi yoksa, hiç olmamışsın gibi biter mi bir gün? bu mu senin de istediğin?


neden söylemedin? yalan deseydin. yoksun, hiçsin, unut artık deseydin. usul usul gitseydim senden. dönmemeye yeminler ederek. içimin sızısına aldırış etmeksizin koşarak


insan böyle yarım bırakılır mı, kalabalık parkta kaybolmuş küçük bir çocuğa döndüm. saatler geçmiş, kimse kalmamış. etrafıma bakınıyorum, yalnızım. gelmiyorsun. gitmişsin habersiz.


gel dağıt bütün efkârı. seni çağırmaktan vazgeçemiyorum ki. belki bir gün, belki bir yerlerde

hem uyanık, hem uykumda...