Her şeyi bırakıp gitmek istiyorsun ama bir yanın hep burada. Cesaret edemiyorsun ayrılığa. Tam manasıyla ait değilsin hiçbir yere. Bir kulbu kırık bumerang gibi. Hayatın hengamesinde çekip gitme isteğini unutuyorsun, uzunca süreler sonra hatırlıyorsun. Bir de cevabını bulamadığın bir soru var tabii. Seni buraya bağlayan şey ne?

Elini kalbine koyuyorsun, esnafın sadık müşterisini selamlaması gibi. Kalbi ağrıyan bir babanın, ailesinden bunu saklamaya çalışması gibi. Gizlemek istediğin bir şeyler var belki senin de. En çok da kendinden saklıyorsun bazı gerçekleri. Umudun hezimete karşı senkronize savunması.


Yıllar boyu aynı kadını sevmenin nasıl bir duygu olduğunu ifade etmiyorsun artık. Bir grafiğini çıkartsan; umudu, hüznü, sevgiyi, özlemi kırılımlarına ayırıp kalem kalem yazarsın tabloya. Her bir metrik gününü etkiliyor. Umutsa her zaman birinci sırada, hiç dalgalanmıyor. Sen her bir dinamikle ayrı ayrı başa çıkmaya çalışırken densizin biri gelip kutsalına dil uzatıyor. Hüznünü paylaşmanın esaslı bir yolu olmadığını düşündürüyor sana. Sen, yaptığın hatayla yıllarca yaşayarak kendini cezalandırıyorsun, bireysel bir adalet sistemi. Kendini ifade edemediklerin dünyayı kapalı cezaevine çeviriyor. Yalnızlığının hikayesi böyle başlıyor.



Yenilebilir enerji kaynaklarına ''beklentiyi'' de ekliyorsun, uzmanı olmadığı konuya yorum yapmayı seven insanlarla dolu bu coğrafya ne de olsa. Bir türlü anlayamıyorsun beklenti denilen illetin kendi kendini yenilemeyi nasıl başardığını. Sen, kendinden emin şekilde, kurumsal bir kimlik de katarak madde madde anlatıyorsun bu işin neden olamayacağını, dün gece dil döken sen değilmişsin gibi bir soruyla uyanıyorsun ertesi sabaha. Sanki birisine mutlu anında bir soru sormuşsun, alacağın cevabın bu defa olumlu olacağına inanarak. Onun yanıtlanmasını bekliyorsun.




Ayrılıklara şerbetlisin. Bazı vedalarda gözyaşı dökmüşsün, kuru kuru uğurlamamışsın kimseyi. Ahde vefa duymanın yolunu böyle bulmuşsun. Hatırladıkça unutmaya çalışmamışsın. Hepsi, hayatının ayrı ayrı dönemlerini simgeliyor. Kendini yok saymakla eşit tutuyorsun onları unutmayı. Kimisinin fotoğrafı çalışma masanın üzerinde duruyor,kimisininki dosyalarının en gizli yerinde. Özlem duydukça açıp bakıyorsun. İlerleyebilmek için arkadan birilerinin ittirmeleri gerekir, buna inanıyorsun.



Ben kim miyim?


Hala burada olma sebebinim.

Ben senin beklentinim.