Gözlerimi kapadım. Gözlerimi ne zaman kapasam aklıma geldi. Gerçi gözlerimi kapamama bile gerek kalmazdı. Hep aklımdaydı ama... Düşünmek istedim. Onsuz kalıp onun olmadığı bir dünyada düşünmek... İçimdeki çocuğa yönelmek istedim. Neden? Neden bu sevgiyi, değeri dışarıda arayışım? Hele de onda arayışım? Ben sevemiyor muydum beni? Sevememişim, kendimi sevmeyi bilmemişim.
İçimdeki çocuğun varlığını kabul ettim ama hep unutmuşum onu. Gözlerimi kapatıp düşündüğümde 5-6 yaşında siyah giyimli, siyah saçlı ama erkek traşlı bir çocuk gördüm. Ben 28 yaşında bir kadındım da neden içimdeki çocuk siyah giyimli bir erkek çocuğuydu? Neden benimle beraber büyümüş bir genç kadın değildi? Hadi bırak büyümesini, neden güzel giyimli saçları özenle şekil verilmiş mutlu bir çocuk değildi? Dedim ya unutmuşum onu, yani beni... En son 5-6 yaşında mı mutluydum? Neden orada kaldım? Saf sevgiyi o yaşta mı yitirdim? Büyüyemedim.
Evet ben hala büyüyemedim. İçimdeki çocuğu büyütmekle işe başladım. Çocuklar büyüklerin serçe parmağını tutar ya hani, işte bende tuttum kendi serçe parmağımı. İçimdeki çocuğa seslendim "Buradayım. Çok ihmal ettim seni. Çok üzüldün. Günlüğünü okudum, olgunlaşmadan acıyla piştim demişsin. Ben çok üzüldüm sana. Ama geldim. Bir daha kimsenin seni üzmesine izin vermeyeceğim. Sen hayatın boyunca yaşayacağın acıyı çoktan yaşamışsın. Sen yıllardır bir karanlıkta yalnız kalmışsın. Özür dilerim seni bu kadar beklettiğim için, seni geç fark ettiğim için. Beni affet. Ama geldim ben. Bundan sonra ne zaman serçe parmağımı tutsam seninle iletişime geçeceğiz. Beni çağırmak istediğinde bir işaret yolla ben anlar serçe parmağımı tutarım. Bundan sonra dışımı ben, içimi sen koruyacaksın. Ben sana anlatacağım, seni dinleyeceğim. Beraber büyüyeceğiz." dedim ve inanır mısın, ikide bir serçe parmağımı tutuyorum.
Onu unutmak için serçe parmağımı tutuyorum. Cebelleşiyorum ya cebelleşiyorum. Kendimle, beni ben yaptığını düşündüğüm duygularımla. Baştan başa BENle. Onun tüm bu fırtınadan haberi yok. O her gece kafasını dağıtmak için bilgisayar başında çiftlik oyununu oynasın.
Ben serçe parmağımı tutuyorum.
Aklımda sorular; neden çocuklar önce kafasını vurur da sonra büyükler kafasını okşar? Sevgi görmek için acıyı önceden mi çekmek gerekir? Neden sevgi arsızı, acı müptelası yetişiriz?
Kendime not: Sen serçe parmağını bırakma!