Bir dilenci gelip sevgi dileniyor benden. Defedemiyorum başımdan. Sevgi dilenmesini acziyet görüp burun kıvırıyorum. Oysa sevgimin bile olmadığını o gidince anlıyorum.
Bir dilenciye verecek şeyim olmadığını fark edince asıl dilenenin kendim olduğunu anlıyorum. Oysa benim her şey yolunda dercesine saçımla okşanmasına, sımsıkı ben yanındayım sarılmalarına, şehvet veren öpüşmelere ihtiyacım yoktu.
Yoktu elbette, yoktu. Vardı, bunun yüzüme vurulmaması bile yalnızlığımdandı. Dilenciye gittim ve bu sefer ben dilendim. Bunu acziyet görüp burun kıvırdı.