Geceye sığan katranlığımla bir gökkuşağı yaratıyorum zihnimde
Bu ideaların romantizminde dökülsün bakalım bercesteler…
Renk cümbüşünde sana iyi gelebilecek ayık yaşlılığımla nasıl bir renk düzsem , tasavvuru beynimde nasıl kulunçlansın sevmek dilinin?
Sen bilincimle var ettiğim ömrüne kırklı hatırlarına adadığım kalben avuntu acı kahvem.
Nasıl yudumlanır bu ahlar, keyfe keder nasıl boyanır bu vefa?
Tabiat ana rahminden sen, bu söğüt agacı boy ölçüşemez gölgenle.
İzin ver bu vücudun methiyesi kalbinde karşılık bulsun sevgili.
……
Güneş sarısı sevgilim
Koyusuna açtığın kavgalarla yolumu aydınlatanım
Zifiri seni nasıl sevsin?
Bulut mavisi sevgilim
Ölü toprağa rahmetini esirgemeyenim
Toprak seni niye bağrına basmasın
Yeşil ağaç gölgeliğim
Dar ağacında ölenlerin şahidi
Mansur seni nasıl bilmesin?
Ateş kırmızısı sevgilim
Heyecanıyla vuku bulanım
Can seni nasıl sevmesin?
Kırmızı dostluğu sarı mutluluğu ile hemhal, turunculuğu ile sen sevgilim
Bu merak, bu heveslilikle yaratıcılığıma ilhamım
Sonsuzluk sende lacivert sevgilim
Mergen Han seni nasıl tanımasın?
Hür morluğum sevgilim
Beyatlı seni nasıl bilmesin?
…..
İçimde beliren sevmeler bu ömrümün takviminde sırıtıverir.
Gününe ayrı bir renk, ayrı bir an bahşedilmiş
O ana duyulan özlemle düşlere, renklere bölmek seni, aynı özlem sabah bu kuş musikisiyle diplerde kendini daha da hissettirir.
İçimdeki odalarda göz bebeği bir kandil arar durur. Çer çöp yıllanmış hatıralar üstüme üstüme gelir, amansız bir melodi kulağımda namesiyle örs örs vurur.
Ne eşsiz acı yığını bu ses kalbimin odacığında ritim tutar.
Söz gelimi sevda bohemini burda bir yerlerde susturuyorum.
Yaprak uyur, ağaç, su uyur doğa büsbütün devinir durur.
Sen yine aynı sevdiğim, aynı sevgiyle devinir dururum.
Gece geceliğine kuşanmakta gökyüzünün bir başka sekizinci renginde buluşmak dileğiyle sevgilim…