Çirkin Düzenin Güçlü Savaşçısı
Film ıslık ve konuşmayla başlar. Burada ıslık alfabe olarak kullanılmaktadır. Sahnenin devamında ormanın içinde elinde silah olan, nefesler içinde kalmış bir kadınla karşılaşırız. Sibel konuşma engelli 25 yaşında genç bir kızdır. Sibel’in boynunda kırmızı bir fular vardır. Burada kırmızı rengi enerji, tutku ve aksiyonu temsil etmektedir. Daha sonra Sibel kazdığı çukura bağırsakları koyar. Köye döneceği zaman kırmızı çizmelerini çıkarır ve normal köylü kadınların giydiği ayakkabılardan giyer.
Sibel çay toplamaya gider ve orada çalışan kadınlar da haberleşmek için bu ıslık dilini kullanmaktadır. Çicek’e güzel bir haber gelir. Daha sonra Sibel çiçeğe yardım etmek istediğinde Çiçek onu yanından kovar ve istemez. Diğer kadınlar da ‘iyi yaptın’ diyerek Çicek’in bu davranışını desteklerler.
Sibel konuşma engeli ve güçlü duruşu yüzünden köy halkı tarafından dışlanmaktadır.
İnsanların farklı olanlardan ve farklılıklardan ne kadar korktuklarının ve farklı olana uyguladıkları davranış psikolojik ve toplumsal baskının en büyük örneğidir. Sibel kahvenin önünden geçerken duyulan konuşmalarda erkek bireylerin askere gitme zorunluluğundan bahsedilir. Ataerkil toplumlarda erkeklere de dayatılan askerlik baskısına da burada değinilmiştir.
Sibel eve geldiğinde kız kardeşiyle ıslıkla iletişim kurmaktadır. Ancak kız kardeşi de Sibel’i diğerleri gibi farklılaştırıp ondan uzak durmaktadır ve Sibel ile ilgilenmez. Babası her ne kadar Sibel’i diğerlerinden ayırsa da kardeşine 9’dan önce evde olması gibi kurallar koymaktadır. Televizyonun kumandasının sürekli babanın elinde olması ve sofra sonrası boş tabak bardakları kızların toplaması da erkek egemenliğine örnektir.
Sibel yine dağa çıkıp yaşlı kadının yanına gider. Narin de halk tarafından dışlanmıştır. Sevgilisi gözlerinin önünde köylüler tarafından öldürülmüştür ve bu yüzden delirmiştir. Narin’in köyde tek irtibat kurduğu kişi de Sibel’dir. Sibel ona odun kırar. Aslında kadınların da kuvvetli olup odun kırabileceği gösterilir.
Sibel babasıyla kuş vurmaya gider. Sibel’in kuşları vurmasıyla babası onu erkek gibi yetiştirdiği için kızına ‘Aferin’ diyerek gurur duymaktadır. Sibel diğer kadınlardan farklı olarak araba da kullanmaktadır ve babası yanındayken arabayı babası değil de Sibel kullanır. Bu sahnede Sibel’in babasıyla birlikte sigara içebildiğini de görürüz. Bu da kadınların erkekler gibi araba kullanabileceğini, kadınların da erkeklerin yanında sigara içebileceğini gösterir. Babası evde geçen sahnede Sibel’in kardeşine başını düzgün kapatmasını söyler. Kadınlar köyde baş örtüsüyle dolaşmak zorundadır. Bunun için babalarından psikolojik baskı görürler. ‘’Benim kızım açık saçık dolaşırsa el alem namusumuza ne der?‘’ gibi ilkel düşüncelerle gerçekleştirilen bu baskı erkeğin kadın üzerinde kurmaya çalıştığı hakimiyetin bir örneğidir.
Sibel yine dağa gider. Yine köyden uzaklaşıp dağ evine geldiğinde ayakkabılarını çıkarır. Çizmelerini giyer ve kendi kimliğine bürünür. Ancak bu sefer bir yabancının saldırısına uğrar. Uğraşları sonucunda onu yaralar ve daha önce kazmış olduğu çukura atar ve oradan uzaklaşır. Uzaklaşırken babası ve polislerle karşılaşır. Polisler kaçak bir yabancıyı aradıklarını söylerler. Ancak Sibel onunla karşılaşmış olmasına rağmen bir şey anlatmaz. Sibel daha sonra tekrar ormana giderek yabancının yanına gider. Ona güvenmese de yardım etmek ister. Adam baygınlaştığında yarasını kırmızı fularıyla sarar. Ağzıyla bir şeyler çiğner adama verir. Su içirir. Adam kendine geldiğinde Sibel'le konuşmaya çalışır. Ancak Sibel cevap vermez. Sibel daha sonra eve gelir. Eve çok geç saatte gelmesine rağmen babası kardeşine yaptığı gibi 9 diye bir şart koşmamıştır ancak yine de nerede olduğunu sorgular.
Sibel’in kardeşi o sıra arkadaşına gitmek istediğinde babası azarlar ve yollamaz.
Fatma Sibel’in neden çıktığını sorguladığında babası, o çıkar sen çıkamazsın, diyerek karşılık verir ve Sibel’i farklı olduğunu vurgular. Babası Sibel’in başını kapatmamasına rağmen Fatma’ya başını kapatması için baskı uygulamaktadır. Babasının diğer kız kardeşine kıyasla Sibel’e duyduğu güven ve imtiyazın temelinde aslında onu diğer kızlardan ayıran 'erkek gibi' sert duruşu yatmaktadır. Burada görüyoruz ki ataerkillik temelinde yaşayan toplumlarda özgür olabilmek için ya erkek ya da ‘erkek gibi kadın’ olmak gerekir. Sibel çay toplayıp, Narin’in yanına gittikten sonra tekrar yabancıya yardım etmek için dağdaki tahta eve gider. Yabancı isminin Ali olduğunu söyleyip kendinden bahseder ve Sibel’e sorular sorar. Sibel’in kardeşine görücü gelir. Sibel kardeşinin daha küçük olduğunu ve evlenmemesi gerektiğini savunur. Köyde kızlar genç yaşta evlendirilmektedir. Köy kadınları küçük kızlara ‘çocuk yapıp mutlu mesut yaşasınlar daha ne istiyorsun' gibi yönlendirmelerde bulunurlar. Bu yönlendirmeler karının kendi hayatıyla ilgili karar verememesi ve toplumun kadına belirlediği roller doğrultusunda ona uyguladığı baskıya örnektir. Üstelik o kadın, bu durumdan şikayet etmeyeceği bir zihniyetle yetiştirilir. Bu zihniyete göre kültürün beraberinde doğru olan budur. Küçük yaşta evlenen kızlar kendilerine görücü gelmesini armağan olarak gören kadınlar, kadının en büyük başarısının iyi bir evlilik yapıp iyi bir eş olmak olduğunu düşünen ilkel ruhların ürünüdür. Tüm bunlar kültür adı altında normalleştirilir. Bu normalleştirmeyi kabul etmeyenler de vardır muhakkak. Sibel de bu insanlardan biridir. Konuşamamasının dışında, dışlanmasına bir etken de bu başkaldırıştır. Sibel gün geçtikçe Ali'yle daha fazla vakit geçirir ve her gün gece geç saatte eve gelir. Ali Sibel hakkında bilgiler öğrenirken Sibel Ali’ye karşı bir şeyler hissetmeye başlar. Sevgi duygusunu hisseden Sibel öfkesini ve sertliğini bir kenara bırakarak diğer kızların arasına katılmaya çalışır. Ruj sürüp hazırlanarak kına gecesine gider. Ancak bir kez daha kendi kız kardeşi de dahil olmak üzere yargılayıcı insanların dışlanmışlıklarına maruz kalır. Sibel oradan uzaklaşarak orman evine Ali’nin yanına gider. Teselliyi Ali’de arar. Ertesi gün evlerine komşu gelir ve babasına güzel bir kadın ayarlamak ister. Onu erkekliğinden vurarak yine ataerkil toplumun sadece kadınlara değil erkeklerinde üzerinde baskısı olduğunu Sibel’in babası üzerinden görürüz. Sibel bunları duyar ve ormana Ali’nin yanına gider. Ali ona sarılır ve aralarındaki duygusal bağ daha da alevlenir.
Sibel’in kardeşi Fatma, Sibel’i Ali ile gördüğünü söyler ancak Sibel inkar eder. Babası da Fatma’ya inanmaz. Bunun üzerine Sibel tekrar Ali’nin yanına gider.
Ali, Sibel’den babasının iş yerinden kimlik çalmasını ister ve Sibel de çaldığı kimliği Ali’ye getirir. Sibel’in ormanda Ali ile görüştüğü köy halkı tarafından duyulur ve Sibel köy halkı tarafından ‘namussuz’ damgası yiyerek dövülür. Bir erkek ile görüldüğü için dayak diyen kadın, cinsiyet ayrımcılığının ne kadar sert ve güçlü yaptırımlar gerçekleştirdiğinin en acıklı kanıtıdır. Sibel yine soluğu Ali’nin yanında almak ister ancak Ali kaçar. Polisler Ali’yi bulmak içi Sibel’i sorguya çeker. Ali bir asker kaçağıdır ve bu yüzden terörist damgası yer. Sibel’in, Ali’nin yerini söylememesi, babasının ‘kızım sakat kusuruna bakmayın’ sözü bile sonuçlanır. Gerçekleri öğrenen babası artık Sibel’e imtiyaz göstermez ve onun da başını kapatmasını ister. Cinsiyet ayrımcılığının ve kadına yönelik baskının varlığını koruyan bu zihniyetlere katılmayan düşünce yapıları damgalanarak dışlanır ve düzenin korunması sağlanır. Sibel’in bu düzene başkaldırışı, Fatma’nın görücülerinin isteme kararını geri çeker. Sibel artık babasının namusunu iki paralık eden ve kardeşinin mürüvvetine engel olan bir kadındır. Sibel bu olanlara rağmen yıkılmaz. Babasının ve köy halkının psikolojik şiddetine karşı gelir. Kardeşinin elini tutarak başı dik bir şekilde onu köyün içinde dolaştırır. Okul servisine başı yukarıda bindirir. Çünkü onlar kötü bir şey yapmamışlardır.
Sibel’in hikayesi kadına yönelik şiddetin ve cinsiyet ayrımcılığının en büyük örneğidir. O namusunu cinsel organında değil insanlığında bulan tüm baskılara rağmen dik durabilen bir kadındır. Güçlüdür ve ataerkillik temelinde kurulmuş bu çirkin düzenin güçlü bir savaşçısıdır. Hakkını ve özgürlüğünü savunma cesareti gösteren tüm güçlü kadınlardan biridir Sibel.