Ben senin sigaran değilim.
Tütüncüye gidip satın alamazsın saçlarımı.
Soyulmaz bedenim dudaklarının dudaklarımdan çektiği bir nefesle.
Nasıl ki kahve kaynatıp toprak avuçlamak gözlerine bakmak değilse
Kül dökemez omuzlarımdan, işaret parmağının ucuyla ruhuma vurduğun bir fiske.
Ben senin sigaranım.
Akıl süzgecinden geçer birtakım zehirli düşüncelerim, kanserin oluverir.
Çıkaramazsın elimi tuttuğunda tırnak diplerine sinen hasret kokusunu.
İstanbul'un boğazını sıksam, bir şehire gömülse tırnaklarım yine bulamam boynunun dokusunu.
İçimde yirmi uzun sütun vardı ve sen geçen gün devirdin on dokuzunu.
Ben senin sigaran değilim.
Sen sarma içen bir adamsın ve hiç sarılmadım ya hani.
Parmak boğumlarının izini biliyorum diye rüyadan sayamazsın beni.
Doğru dürüst bir çakmağın bile yok.
Birinin taşını birinin gazını kullanıyorsun.
Sana "Sigaran değilim." diyorum, anlamıyorsun.
Ben senin sigaranım.
Kuşların bakışına sahibim uçarken üzerinde dört yanı benizlerle çevrili adamın.
Ruj lekeleri kustum bardaklardan ve izmaritlerden, zaman ve rüzgâr ucundan hüzün dökerken sigaramın.
En çok küllükleri yıkayıp banyonun üzerine kapatmaktan bıktım.
Sonra ışıklarını söndürdüm adamın.
Kapıyı çekip çıktım.