Sana bir şiir yazdım. 

Kekeme çocuklar korosunda fısıldandı adın,

Ama korkma deşifre etmedim seni  

Çünkü tüm halk sağırdı.

Onlar yalnızca bebekleri sütlerde boğup 

İrin doldurdukları memelerden 

Kötülük sağardı.


İyi’nin sözlükteki yerine,

Gittim resmini yapıştırdım. 

Tüm ilkokullar seni çalıştı

Tüm vazgeçmişler seni aradı 

Ama yeryüzü sana bir türlü alışamadı.


Şiir kere seviyorum seni.

Sana şiir kere aşığım.

Cami avlusuna bırakmışlar ama, 

Yüreğine ilişmiş göbek bağım.

Ben annesiz ve babasız bir çocukluğun 

Dilsiziyken,

Sen ilk harfim, ilk şiirimsin benim 

Bir -y olsam,

Yalnız sana kaynaşırdım.

Sen hiç ulaşamadığım

Atta’msın benim. 


Yaşamak,

Bir çocuğun sevinmesiyse

Emekli ikramiyesine

Senle olmak,

Oyuncak sevincinde.

Emeklinin kıymet bilme gücünde

Dallarıma dolanmışken sen,

Bu kelimelerden öte bir şey.


Şiir yazmıyorum ben.

Denemeler yapıyorum

Kombinasyon ve permütasyon üzerine.

Dinlerler beni matematik varsa işin içinde.

Çünkü çocuklarını okuyabilmeyi,

Öğretmem lazım

O çok bilen(!) velilere.

Sen ünlemimsin benim,

Hem matematik hem Türkçede...


Şiir değil bu

Öylesine kızmış bir his ki beklemekten

Belki de yağ, tavada

Yumurta kır ban üstüne,

Karnın doyar hiç yoksa.


Akşama sen geleceksin diye.

Kağıda değil mutfak mermerine

Yemek diye şiir mi yapıyorum ne

Farklılıklardan bütün olmayı

Çeşitliliğin verdiği lezzeti

Sürmeliyim damağına.

Hastalıktan burnu akan bamyaya,

Şifa olabilir çizgili pijamalı patlıcan, mesela.

Alerjin olan bir nesneye

Dokunma zorunluluğunun olmayacağı bir merhametin

Kağıttaki yemeğini yapıyorum galiba.


Sen dururken karşımda 

Ellerin cennetten bir dal gibi uzanırken dudaklarıma 

Gözlerin çocuklar doğururken sabahlarıma 

Şiir mi benim bu yazdıklarım?

Şiirimsidir olsa olsa. 


Geçelim bunları sevgilim geçelim

TDK'yi de geçelim.

Oradan sola dönelim, yani kalbe.

Hâlâ nefes alıyorsa iyi insanlar yeryüzünde

Şiir budur işte

Yaşamaktır, direnmektir merhametle...