Biricik olduğunu zanneden o varlık
Lavabo üst kattaydı
Çantanı yanında götürdü diye bana bağırmak zorunda mı?
Prens ayakkabı numaran için dansözlerden korkuyor
Acaba saçlarını yalnızca diz çökerken topladığının farkında mı?
Hep bir itiraz, hep bir ihtiras, hep bir alkış isteği
Prens soldaki lavaboyu seçti
Kafasında şapka var ve seni görmek zorunda değil
Bitmeyen savaşlarınızın kurbanlarını size bakarken izlemek
Perde taktırana kadar bütün mesele
Bilinçdışı mı, o ne be?
Yorgun yürüyüşü nerede görsem tanırım
Saçlarıyla oynayışını kelimesi kelimesine çeviririm
Gözlerini bana çarparken kendi üzerine deviririm
Belki de düşlerini bir yerde yakalar kendi çakmağınla yakarım
Farkına varana kadar uyuyakalırım
Bana avlanmayı öğrettiler
Sen av olmayı anca zaman makinesiyle öğretirsin
Suskun olmayı seçmek senin tercihin
Arkanda bıraktığın suyun seni boğacağını da bilmeliydin
Varlığı bir şey ifade etmez senin için
O halde yokluğu için de diretmemeliydin
Öldürülenler onlar için savaştı sindirella!
Kayıplar senin için verildi ve soyadlar alınmalıydı
Kuralları sen bozdun sindirella
''Zamanlaman mükemmeldi sindirella''
Ben bağışıklık kazanmak için soğukla mücadele için savaşırken
Sen ayakkabını kaybetmekle meşguldün
Bil bakalım yerde iyi adamların değil de kötü adamların elinde neden süründün?
Şimdi sus ve prensi bekle!
Değil beyaz atı, bir çarığı bile yok
Senin uğruna feda etti sindirella!
Şimdi ondan yüz mü çevireceksin?
E sen ne kadar hainsin, ben ne kadar zarif?
Hakir görülen o prens senin varlığından ibaret, bilir misin?
Sen hiçbir şey bilmezsin sindirella!
Sen avlanmayı bilmezsin!
Mağara duvarına resim çizmeye devam et sindirella!
Bugünki en önemli görevin!