bir aile yemeği.
fısıltılar ağır,
bakışlar ölgün,
bir camdan öte—geçmeyen.
Genç kızın gözleri:
— kırık bir yol,
(ya da) gri bahar etekleri bekleyen
bir gelinlik.
Zengin bir adamla evlenmeli,
servet tamamlar her şeyi,
— aşkı bile,
der, abileri.
Ama kız, tutulmuş bir oğlana—
gökyüzünün ardına bakar gibi:
bir uçurumun kenarında,
düşüşe hazır.
Oğlan da seviyor onu—
Abiler biliyor,
BİLİYOR
bunu:
düşünceleri bilenmiş
birer hançer,
nefretle.
Oğlan,
bir gölge onlar için—
adı unutulmuş harflerde,
zamanın çatlaklarında
yitip gitmiş bir gölge.
Bir mezar kazacaklar ormanda.
adı yok.
izi yok.
Toprak örtülecek;
sözler ve bedenler arasına.
bir ağırlık çökecek
zamanın boşluğuna;
ve bir sır belirecek kızın rüyasında:
neredeyse… bir yokluk.
Kazacak— elleriyle toprağı,
Tırnakları kan içinde.
çıkardığında sevdiğinin başını,
bir fesleğen saksısında saklayacak.
Gözyaşlarıyla okşayacak saçlarını—
her damla
bir dua,
kaybolmuş bir ömrün
anısına.
Ancak şimdilik
sıradan bir aile yemeği:
kristal kadehlerde şarap,
(bakışlar) boş.
Herkes rolünde,
herkes
sessiz—
fırtına öncesi
kıpırtısız dalları
andırırcasına.
Meriç Koç
2024-11-22T21:35:59+03:00Çok iyi şiir.